YENİ PLASTİK EKONOMİSİ KONFERANSI KAPSAMINDA "YEŞİL EKONOMİNİN SARSILMAZ KOLONU; SÜRDÜRÜLEBİLİR AMBALAJ" TEMALI PAGEV OTURUMU YAPILDI

Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından 10-11 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen Yeşil İş-Sürdürülebilir İş Zirvesi yapıldı. Bu çerçevede iş birliği kuruluşumuz Sürdürülebilirlik Akademisi, plastik için döngüsel bir ekonomi vizyonuyla her alanda değişimi hızlandırmak üzere, Türkiye’de üçüncü kez Uluslararası Yeni Plastik Ekonomisi Konferansı düzenledi. Konferans son trendlere, inovasyonlara ve çığır açan atılımlara odaklanarak döngüsel ekonomi tartışmasına yeni bakış açıları getiren konuşmacılara ve oturumlara ev sahipliği yaptı. Bu kapsamda 11 Mayıs 2023 tarihinde, “Yeşil Ekonominin Sarsılmaz Kolonu; Sürdürülebilir Ambalaj ” konulu PAGEV oturumu da gerçekleşti.



PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda; Köksan A.Ş. Genel Müdürü Murat Kökoğlu, Bell Holding İş Geliştirme Direktörü Bekir Öktenoğlu ve Şekeroğlu Plastik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Yılmaz; döngüsel ekonomi doğrultusunda, plastik ambalajların sürdürülebilirliği, malzeme ve kaynak verimliliği, ilgili yönetmelikler ve plastik geri dönüşümü gibi konuları ele alarak, bu alanda yaptıkları çalışmaları katılımcılarla paylaştılar.

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu oturumun açılışında yaptığı konuşmada; “Dönüşümün merkezinde plastiğin çok önemli bir yer tuttuğunu belirterek, bugün konumuz olan iklim değişikliğinde, karbon emisyonlarında son noktada bizim insanlık adına yapmaya çalıştığımız şeylerin başında gelen konulardan bir tanesi de insanlığın da bu gezegenle birlikte sürdürülebilirliğini sağlamanın yanı sıra gıda güvenliğini de sağlamaktır” dedi.

Eroğlu; “Gıda güvenliği dediğimiz zaman doğru ambalajlama, gıdaları uzun süre saklama, onları tüketiciye ulaştırabilme önemli bir konu. Diğer tarafta bu ambalajların görevini gördükten sonra doğru bir şekilde geri dönüştürülmesi, çevreye zarar vermeyecek bir şekilde planlanması, atık yönetiminin yapılması ve en başında da gereksiz ambalajın üretilmemesi önemli başlıklardır” dedi.



Köksan A.Ş. Genel Müdürü Murat Kökoğlu,“Ben konuşmamı iki bölümde yapacağım. Birinci bölümde Köksan’la ilgili süren sürdürülebilirlik çalışmalarının genel çerçevesini ve yaklaşımlarını anlatmaya çalışacağım. İkinci bölümde ise Köksan olarak sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalarımızı kısaca özetlemeye gayret edeceğim. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızda Köksan olarak 2015 yılında Birleşmiş Milletlere bağlı tüm üye devletleri tarafından kabul edilen 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemi esas alınmaktadır. Bu kapsamda listelenmiş bulunan 17 sürdürülebilir kalkınma amacına ulaşma yolunda biz de mevcut kurumsal faaliyetlerimizi sorgulayarak yolumuza çıktık. Takiben iş süreçlerimizi güncelledik ve daha sürekli iyileşme hedefiyle her gün bu süreçlerimizi geliştirerek yolumuza devam ediyoruz. Yönetişim modelimizi çevre sosyal ve yönetişim ana başlıkları altında 17 amacı kapsayacak şekilde oluşturduk. Yaygın anlayışın aksine Sürdürülebilirlik anlayışımızı çevreye duyarlılık ile sınırlandırmadık. Sosyal eşitlik, ekonomik kalkınma, refah gibi faktörleri de katarak tüm iş süreçlerimizde denge içinde var etmeye çalışıyoruz. Çevreyi koruma çerçevesinde karbon ayak izini azaltmak, üretim süreçlerinde sürdürülebilir kullanım sağlamak, atık, sıfır atık yönetimi, biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sağlamak, enerji ve su tasarrufu, geri kazanım ve geri dönüşüm gibi adımlarla ekosistemin bütünlüğünü ve esnekliğini korumaya odaklanmaktayız. Ekonomik kalkınma çerçevesinde kaynakları koruyarak, ekonomik büyümeyi sağlamayı ve refahı yükseltmeyi hedeflemekteyiz. Yeşil yatırımlar, inovasyon ve Ar-Ge, adi ticaret, sürdürülebilir finansman, döngüsel ekonomi iş süreçlerimizi yürütürken esas aldığımız kavramlardır. Sosyal gelişme çerçevesinde sosyal adalet, fırsat eşitliği, kapsayıcılık, eğitim, sağlık, toplum bilinci, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi hayatın her alanında tatmin edici ve sürdürülebilir bir standarda ulaşmak temel hedeflerimizdir. Döngüsel ekonomi alışageldiğimiz al kullan at ifade edilen tüketime dayalı doğrusal ekonomi anlayışından vazgeçerek. Yeni kaynak kullanımının en aza indirildiği tekrar kullan azalt geri dönüştür anlayışıyla sistemdeki malzemenin değerlerini koruyarak en verimli şekilde ve olabildiğince en uzun süre kullanıldığı yeni bir ekonomik sistemin benimsenmesi anlamına gelmektedir. Ambalaj ve ambalaj atıklarının azaltılmasına yönelik hem kendi süreçlerimizde hem de müşteri süreçlerinde çalışmalar yapmaktayız. Aynı teknik destek ile müşterilerimizin makinalarında düzenlenen deneme çalışmalarıyla daha az malzeme içeren yeterli kalitede şişeler üretilerek kullanıma alınmaktadır. Son yıllarda yaptığımız çalışmalar ve tasarımların izin verdiği oranda light weightning yani ağırlığı azaltma çalışmalarında %10 ila %30 seviyelerine kadar hammadde malzemede düşüşler yakalayabilmekteyiz. Bir yandan müşterilerimizin rekabetçiliğine katkı salarken diğer yandan kaynak kullanımını azaltarak sürdürülebilirliğe katkı sağlamaktayız. Örnek olarak son 2 yıl içerisinde 0.5 litrelik su şişelerinde 10,5 gramdan 12 gramdan 8,9 gramlara 9.75 gramlara, 1.5 litre şişelerde de 24 gramlardan 20.5 gramlara düşen bir şişe tedarik etmekteyiz. Yani bunu hesap ettiğimizde başka gramajlarda da %10-15-20 oranlarında tasarruf sağlamaktayız. Köksan entegre bir tesis olarak, 2003 yılından beri preform üretmekteyiz. 2013 yılından beri de PET cips üretmekteyiz. Hem preform hem de petjips üretmekte entegre bir tesis olaraktan dünyada tek çatı altında tek firmayız. Yani tek örneğiz. Üretilen pet cips ambalajlamaya ihtiyaç duymaksızın boru hattıyla petrol tesisine aktarılmakta ve preform tesisinde kullanılmaktadır. Böylece hammadde paketlemesinde kullanılacak olan bigbag, taşıma, stoklama için kullanılan paletler, taşımacılıkta kullanılacak olan fosil yakıtlardan tasarrufta bulunmaktayız. Bunun yanı sıra yaklaşık 500 ton hammaddeyi günlük bu şekilde boru hattıyla pet cips tesisimizden preform tesisimize aktararak bu tasarrufu sağlamaktayız. Bunun yanında Köksan tesislerimizde ambalajlarımızı ürettiğimiz paletlerimizi lojistikte kullandığımız paletlerimizi plastik palet olaraktan kendi tesislerimizi üretmekteyiz. Atık plastik malzemelerden üretmiş olduğumuz paletlerimizde hem ahşap kullanımını sıfırlamış olduk hem de atık plastikleri değerlendirerek onlardan tekrar dönüşümlü plastik paletler yapmaktayız. Pet preformda kullanılan resinler palet üzerinden bigbaglerle taşınmaktadır bildiğiniz gibi bu şekilde bu sıcak taşımayla bu şekilde direkt boru hattıyla taşımayla bütün bu şeylerden tasarruf etmekteyiz. Ayrıca dünyada yine ilk bizim kullandığımız bir teknoloji petjips tesisimizde 170 dereceler çıkan pet cips normal koşullarda soğutulmakta bunun için bir enerji harcanmakta torbalara doldurulmakta ve bunu preformcular preform tesislerinde tekrar 4 saatlik bir kurutma ve ısıtma işlemleriyle tekrar preform üretimine uygun hale getirmektedirler. Ancak biz yapmış olduğumuz inovasyon ve iş geliştirmede sıcak besleme ile tesisten çıkan pet cipsi 170 derecede preforma tesislerimize götürmekteyiz hem pet cips tesislerimizde soğutmanın önüne geçmiş oluyoruz hem de preform tesislerimizdeki tekrar ısıtma ve nemini alma prosesinden bypass ettiğimizden dolayı hem buradan tasarruf sağlamaktayız hem de plastiğin malum bir zincir yapısı var bu zincir yapısını bozmadan en kaliteli preformlar üretmekteyiz. Su sektöründe dünya lideri firmalardan birisi olan müşterimiz 1 yıllık yaptığı ölçümlemelerde Köksan hammaddesi ve Köksan preformunda yıllık yüzde 12 enerji tasarrufu sağladığını bize raporlamıştır. Petrol fiyatlarının seviyesine göre ekonomik sürdürülebilirliği güç olmakta birlikte alternatif bir ürün olarak tesislerimizde nişasta bazlı biyomag kullanımına da uygun hale getirdik tesislerimizi. Preform üretimimizde kullanılan özel katkılar ile pet malzemelerin doğada çözünülebilirliği arttırılabilmektedir. Ancak ambalaj atıklarının doğada çözünmesi yerine tekrar toplanıp geri kazandırılması ve geri dönüştürülmesini tavsiye etmekteyiz. Geri dönüşüm koşullarını güçleştirme ve geri dönüştürülmüş malzeme standardını bozabilme özellikleri nedeniyle boya vb. katkı malzemelerinin kullanılmasının azaltılması ve mümkünse kullanılmaması müşterilerimize tavsiyelerimiz arasındadır. Gıda ile temas eden madde ve malzemeler ve ambalaj atıkları mevzuatının geri dönüşüm kullanımı zorunlulukları ve PET malzemelerde depolimerizasyon yolu ile kimyasal geri dönüşüm taleplerini karşılamak üzere %25’e varan oranda pet karışım olarak glikoliz depolimerizasyon tesisi kurulmuş ve 2020 yılında devreye alınmıştır. Köksan olarak çöpten toplanmış olarak pet şişeyi kendi tesislerimizde sıcak yıkama yapıp en kaliteli şekilde çapak elde edip bu çapaklardan da %100 oranında kimyasal geri dönüşüm mantığıyla işlem yapmaktayız. Şu an bu teknoloji dünyada yok. İlk defa biz kendi mühendislerimize geliştirdiğimiz bir teknoloji %100 oranından kimyasal geri dönüşüm jips üretebilmek gibi hem gaz sanayinde hem tekstil sanayinde hem de farklı sektörlerde kullanılabilecek pet cips şeyine gelmiş bulunuyoruz. Şu anda %25 olarak üretiyoruz. Ama yeni kuracağımız 300 ton-gün kapasiteli tesisimizde kimyasal geri dönüşüm metoduyla 300 ton repet üreteceğiz. Bunun yanından 40 tonluk mekanik geri dönüşüm tesisimizde 2024 yılının 2. Yarısında devreye almış olacağız. Bu konuda tabi kamu kurum ve kuruluşları ve paydaşlarımızın desteğine ihtiyacımız bulunmaktadır. Pet şişe kırığı ülkemizde birçok sektörün girdisi olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle şişelerin tekrar geri kazanım döngüsünün sağlanması için desteğe ihtiyacımız bulunmaktadır. Hem sivil toplum örgütlerinden hem de çevre bakanlığından böyle bir desteğe ihtiyacımız bulunmaktadır. Çünkü depozito sistemi uygulandığı takdirde ancak ihtiyacımız olan şişelerin geri toplanmasının mümkün olacağını düşünüyoruz. Eğer depozito sistemi uygulanmazsa bu şişelerin geri toplanması ve geri kazanımı gerçekten çok meşakkatli bir hal almaktadır. Ayrıca enerji sistemi yönetimi olarak da kendi bütün iş süreçlerimizde enerji verimliliklerini gözden geçirmekteyiz. Süreçleri değerlendirerek en uygun ekipmanları seçmekteyiz. Yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş enerji panelleriyle çatılarımızda şu an toplam 22 MegaWatt enerji üretmekteyiz Ve bunu kendi tesislerimizde kullanmaktayız. Bunun dışında arazi tipi GES projemizde aşağı yukarı 80 MegaWattlık bir projeyi de şu anda hazırlıyoruz. Aşağı yukarı bizim hedeflerimiz enerjide de ihtiyacımız olan elektrik enerjimizin %100’ünü GES prüretimi olarak hem çatılarımızda hem de kendimize ait olan arazilerde kullanmayı hedefliyoruz” dedi.



Bell Holding İş Geliştirme Direktörü Bekir Öktenoğlu, “Mekanik geri dönüşümle ilgili yatırımlarımız var. Dolayısıyla bunları paylaşmak istiyorum ama bu arada tabi ki bu zirveyi düzenleyen Sürdürülebilirlik Akademisi’ne teşekkür ederiz. Bu arada sürdürülebilir ambalajdan önce aslında şu da dikkatimi çekti. Biraz da tesadüf geçtiğimiz iki gün sürdürülebilirlik temasında başka bir zirve vardı. Dolayısıyla bu hafta herhalde Türkiye’de bir sürdürülebilirlik haftası ilan edildi. Hakikaten bu konu çok önemli. Eminim birçok kuruluş, birçok sivil toplum kuruluşu da bu konunun üzerinde gün geçtikçe daha bu dönüşüme hız verecek çalışmaları yapıyorlar. Sürdürülebilirlik 10 yıldan fazladır konuşuluyor. Önemli bir farkındalık yaratıldı. Tüm ilgili otoritelerle kamu olsun, Regülatör kuruluşlar olsun, bizim gibi ambalaj üreticileri olsun önemli bir farkındalık yaratıldı. Ama artık bunun daha sistemsel bir dönüşüme evrilmesi lazım. Bu sistemsel dönüşümde biraz regülatörlerin yarattığı zorlayıcı konuları da düşünerek kamu otoritelerinden başlayarak hammadde üreticileri, piyasaya sürenler, bizim gibi ambalaj üreticileri tüm tedarik süreci oyuncuları ve de tabi ki bu ürünleri alan, alma kararı veren tüketiciler, bütün bunların aslında bir araya gelerek ortak bir sistem dönüşümünü sağlamaları gerekiyor. Ancak sürdürülebilirlik bu anlamda daha faydalı bir yola evrilebiliyor. Şimdi bizim ambalaj tarafında, tabi grupta biz hem plastik hem de alüminyum ambalaj üretiyoruz. Dolayısıyla döngüsel ekonomi tarafında bir tarafta bir malzeme var sonsuz kez dönüşebiliyor alüminyum. Dolayısıyla bunun hem farkındayız hem de bunun etkilerini daha iyi irdeleyebiliyoruz. Öbür tarafta da plastik ve bunu döngüsel ekonomi içerisinde birçok kez kullanmak ve tekrar kullanma konusunda da müşterilerimizle birlikte ve diğer paydaşlarla birlikte birçok projeler yaptık ama şunu gözlemleyebilirim son 4 -5 yılda özellikle malzemelerde değişimler yani plastik içerisinde değişim olabilir. Plastikten başka bir ambalaj malzemesine dönüşüm olabilir. Plastiğin biraz önce Murat Bey’in de bahsettiği daha hafifleterek çevreye etkiyi azaltmak olabilir veya geri dönüştürmek olabilir. Bütün bunlar hızlıca aslında denenmeye, kullanılmaya başladı. Bizde görüyoruz müşterilerimizle birlikte geliştirdiğimiz projeler var. Sizin de bahsettiğiniz gibi Allen McArthur kuruluşuyla 3 yıl önce yeni plastik ekonomisi başlığında onların bütün dünyada bütün paydaşları bir araya getirerek başlattığı bir sivil inisiyatif var. Biz de ambalaj grubu olarak bir taahhütte bulunduk. Grup olarak ürettiğimiz plastiğin yarısını 2025 yılına kadar tekrardan geri dönüştürerek kullanma taahhüdü verdik. Bununla ilgili yatırımlar da yaptık. Birazdan bahsedeceğim. Ama şurada bir veriyi paylaşayım. Hatta birkaç veriyi. Allen McArthur kuruluşu 3-4 yıldır. Her yıl ki buraya imza atan kuruluşların yani bizim gibi ambalaj üreticisi de var malzeme üreticileri, hammadde üreticileri ve piyasaya sürenler var. Onların taahhütleriyle ilgili ilerleme durumlarını rapor ediyor. Burada önemli birkaç veriye dikkat çekmek istiyorum. 2022 raporunda bir önceki yıla göre tüm bu imza atanların %78’i malzeme tarafında iyileştirme yapmış. Yani daha hafif malzeme kullanmış bu da %19’la en yüksek. %18 oranında plastikten kağıda geçme formülünü devreye sokmuş. %15i daha farklı bir plastiğe yani polisitrenden pete olabilir. polietilenden polipropilene olabilir. %10’uda çok katlı ürün çeşidinden tek ürün kullanmaya giderek amaç geri dönüşümün daha verimli yapılması, malzemenin daha etkin kullanılması için. Bu aslında çok önemli. %78 demek ki ya tekrar kullanarak, ya da geri dönüştürerek bu ürünün plastiğin kullanım ömrünü arttırabilme yönünde. Geri kalan %22 çok fundamental  bir değişiklik yapmış. Plastik yerine biyomateryale dönmüş ya da farklı çözümlerle bitkisel ürünler vs yapmış. Dolayısıyla halihazıra geri dönüştürmek, tekrar kullanmak, aynı ambalajı tekrar dolum yaparak birkaç kez kullanmak gibi yöntemler şu anda en çok tercih edilen. Dolayısıyla Allen McArthur çalışmasının sonuçlarını hakikaten biz de önemsiyoruz. Şimdi daha önceki konuşmamda tüketici de sürdürülebilir ambalaj yönünde ya da satın aldığı ürünlerin sürdürülebilirliği yönünde de aslında satın alma kararını veren bizim yaptığımız bütün çalışmaları bir şekilde onaylayan kişi tüketiciler. Dolayısıyla bizim müşterilerimiz Allen McArthur’la birlikte şöyle bir tespit var. Tüketiciler geçtiğimiz 4-5 yıla göre çok daha bilinçli. Çevre konusunda, iklim değişikliği konusunda oldukça tercihlerini daha sürdürülebilir ürünler yönüne kullanmaya evrilmiş. Yine bir veri var önümde Mckenzie’nin yaptığı 2021 yılında tüketicilerin %67’si davranışlarında doğaya çevreye etkiyi önemsiyor. Dolayısıyla tercihlerini bu yönde kullanıyor. Bu araştırmaların diğer bir bulgusu da tüketicilerin %54’ü de aldıkları ürünlerin sürdürülebilir olmasını tercih sebebi olarak söylüyorlar, belirtiyorlar. Dün katıldığım diğer sürdürülebilirlik zirvesinde FMCG alanında ki bizde ambalaj tedariği yaptığımız çok uluslu bir şirketin ilgili yöneticisi bir veri paylaştı. Tüm ürünlerinin içerisinde sürdürülebilir ürün ve sürdürülebilir ambalaj olan portföyü bir önceki yıla göre %34 arttırmışlar ve sürdürülebilir ve sürdürülebilir ambalaj ürün satışları da bir önceki yıla göre %28 artmış. Şimdi neden bu verileri paylaştım. Hakikaten şunu gösteriyor farkındalık bitti, dönüşüm başladı ve aksiyon başladı ve hızlıca artıyor. Bunu tetikleyen tüm paydaşlar olduğu gibi aslında tüketicilerde artık algı orada oluşmuş. Tabi bunu bizi ben ülkemizi tüm dünyadaki verilerden söylüyorum. Dolayısıyla sürdürülebilir ambalaja artık ilgi var. Şimdi bizler neler yapıyoruz. Ama burada “ Bizler neler yapıyoruz? ”dan önce bir de karbon ayak izi hesabı tarafına dikkat çekmek istiyorum. Ürün bazlı karbon ayakizi hesapları yapılıyor artık. Dolayısıyla bizim müşterilerimiz aldıkları ambalajlardaki karbon ayakizi hesabını ürün bazında çok önemsiyorlar. Dolayısıyla sadece ambalajların hafifletilmesi farklı malzemelerle yapılması değil. O üründeki toplam karbon ayak izi önemli. O yüzden toplam tedarik noktası tedarikteki karbon ayak izi ki, scope 3 dediğimiz taraf oldukça önemli. O yüzden de Türkiye’nin ambalaj ihracatında burası oldukça önemli burayı önemsememiz lazım. Gelelim biz neler yaptık döngüsel ekonomi olarak; bir tarafta ambalaj üretiyoruz. Dedik ki bunu geri dönüştürelim. Hem taahhüdümüz var hem çevreye ve dünyaya olan önemsememiz var. Biz şu anda Arpet konusunda mekanik geri dönüşüm ki bu Avrupa’da hem FCM FD tarafında onaylanmış bir teknolojidir. Gıdaya temas konusunda Avrupa’da şuanda Amerika’da da kullanılan bir granül Arpet granül üretimine başladı. Tabi burada önemli bir konu. Türkiye için ihracat imkanı olan önemli bir yatırımdır bu. Hatırı sayılır miktarda yüksek bedellerle olan bir yatırımdır. Dolayısıyla mekanik geri dönüşümün hem yurtiçindeki müşterilerimiz hem yurtdışındaki müşterilerimize tedariği devam ettirebilmemiz için burada Türkiye’deki mekanik geri dönüşümdeki bazı regülasyonların tekrardan ele alınması ve Avrupa Birliği’nin de kabul ettiği şeklinde belki revize edilmesi gerekiyor. Çünkü 6 milyar dolar, belki bu sene daha da fazla olacak olan bir ihracat potansiyeli var. Tüm ambalaj üreticilerin özellikle plastik bu konuda bu gibi yatırımları desteklemesi bizim dışımızda da yapılan yatırımlar olduğunu biliyorum. Önümüzdeki yıllar artarak devam edeceğini biliyorum. Çünkü aynı yatırımı sipariş etmiş olanlar da var. Dolayısıyla tüm kamu otoritesinin, regülasyon üzerine çalışan kurumların bu gözle de mekanik geri dönüşüm konularını da ele almaları gerekiyor. Son bir yatırımımız daha var. Biz geri dönüşümü yaptık ama bir de ambalajı kaynağında ayırma toplayalım diye bir yatırımımız var. Bir girişimimiz var. Gönüllü olarak yapıyoruz. Tüm plastik ambalajları otomat vasıtasıyla, ya da direkt kullanıcılardan kaynağında temiz ayrıştırılmış şekilde topluyoruz. Bunu da tüketicileri teşvik ederek yapıyoruz ki teşvik olsun onları. Gönüllü olarak yapmasınlar. Dolayısıyla biz döngüsel ekonomi içerisinde topluyoruz, geri dönüştürüyoruz, sonra tekrardan ambalaj üretiyoruz” dedi.



Şekeroğlu Plastik A.Ş. Genel Müdürü Ahmet Yılmaz, “Konuyu sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi bağlamında ele aldığımız zaman ve bunun tarihine baktığımız zaman, yani 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaklaşık bir 50 yıllık süreçtir bu tartışılıyor ve bu konuda gelişmeler izleniyor. Yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik kavramlar bu kadar yıldır tartışılmasına rağmen dünyanın geldiği yer ve ekonominin geldiği durumda çevre şartları ve dünya genel gidişatı açısından ulaştığımız sonuçlara bakıldığı zaman bu konuyu elitler düzeyinde tartışmanın sadece yeterli olmadığını, bunun her topluma göre sosyolojik boyutlarının da çok önemli olduğuna şahit oluyoruz. Yeşil ekonomiyle ve sürdürülebilirlik kavramlarını bizler sürekli duyuyoruz ve dinliyoruz fakat yaşadığımız hayata baktığımızda, yeter artık diye feryat eden sorunlar kısmına da bakıldığında bu konunun sosyolojik açıdan bakılmadığı sürece çözülemeyeceğini düşünüyorum. Yaşam deneyimim, almış olduğum bilgim bana bunu söylüyor. Etrafımdaki izlediğim popüler kavramlar olarak da gündeme taşınan sorunlara baktığım zaman. Evet elitler düzeyinde çok tartışmalar yapıyoruz, konuşuyoruz fakat bunun toplum boyutuna baktığımız zamanda bunun karşılığını göremediğimiz çok aşikardır. Ben Türkiye’deki sanayicileri şu anlamda çok takdir ediyorum. Ben bir profesyonel çalışan olarak rahatlıkla söyleyebiliyorum. Sanayiciler aslında dünyadaki ekonomik gelişmeleri çok hızlı takip ediyorlar. Çok hızlı aksiyon alıyorlar. Fakat bu alınan aksiyonlar sosyal bilimler kanadıyla da beslenmediği sürece çok dramatik sonuçlarla da karşılaşabiliyoruz.  Bu yaşadığımız sonuçlar aslında onu da gösteriyor. Ben bu konuda ele alınan kavramları, mesela diyelim ki bu teknolojiyi tasvir ettiğimiz tüm ülkelerdeki özellikle yeşil ekonomiyle ilgili sürdürülebilirlikle ilgili uygulamalara baktığım zaman aslında bunun tabanında çok güzel kültürel konular olduğunu görüyorum. Biz teknolojiyi odak aldık ama kültürel olarak ele almadığımızda, uygulamaya baktığımızda diyoruz ki Türkiye’de de kültürel olarak da bakarsak kimsenin itiraz edemeyeceği ilkeler olduğu görülecektir. Bu boyuttan bakınca işin içinde sosyopsikolojik, sosyolojik, felsefi boyutlar var. Her şeyin felsefi yönünün doğru tanımlanması, doğru yolun oluşması için önemli bir ilkedir diye düşünüyorum. Ayrıca hukuki boyutları var. Konuyu böyle ele aldığımız zaman aslında eğer biz bu teknik tarafıyla ki bunu ifade ettiğim gibi sanayicilerimiz çok güzel bir şekilde yürütüyor. Eğer biz sosyal bilimler, kültürel tarafını da aynı şekilde ele alabilirsek, yaptığımız tüm işlerin sürdürülebilir olması, insani olmasına dair ilkeleri çok rahatlıkla yakalayabiliriz. Geldiğimiz aşamada artık şunu tartışır durumdayız. Yani evet hepimiz konuyu doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye dönüşüm konusunda destekliyoruz. Bu konuda genel bir mutabakat var. Şekeroğlu 1959 yılında kurulmuştur. 44 yıldır ambalaj sektöründe aktif olarak yer almaktadır. Ar-Ge merkezimiz bulunmaktadır. Az plastik kullanımıyla ilgili özel yürütmüş olduğumuz Ar-Ge projelerimiz var. Bununla ilgili pek çok uygulamalarımız var. Piyasada geri dönüştürülmesi imkansız olan ambalajların geri dönüştürülebilmesi konusunda Ar-Ge projeleri yürütüyoruz. Termoplastiklerle, piyasada termosetlerle ilgili bu geri dönüştürmesi zor olan, imkansız olan plastiklerle ilgili yine alternatif geliştirme konusunda Ar-Ge çalışmalarımız var. Geri dönüşümlerimizin kendi bünyemizde kullanılmasıyla ilgili yürütmüş olduğumuz geri dönüşüm projelerimiz var. Geri dönüşümlerimizi tamamen kendi bünyemizde kullanabileceğimiz şekilde dönüştürebilecek şekilde proje çalışmalarımız var. Kullanmış olduğumuz makine ekipmanların daha düşük tonajlarda kullanılması kaydıyla daha az enerji kullanarak üretilmesi konusuyla ilgili çalışmalarımız var. Tamamen gıda sektörüne yönelik geri dönüşüm kullanabilir miyiz, acaba neler yaparız la ilgili üniversitelerle ilgili yürüttüğümüz projelerimiz var. Yürütmüş olduğumuz ekonomik faaliyetlere yerel değil de global olarak bakmamız geldiğimiz noktada kaçınılmaz bir durumdur. Artık dünya kaynaklarına dair yapılan yorumlarda mutlaka herkesin vakıf olduğu bir konudur. Biz yaşayan insanlar 1970li yıllara ait ekonomik tüm kaynakları bize ait olan kısmı tükettiğimiz ve artık gelecek nesillere ait kaynakları tüketmeye başladığımız ve bu konuda aynı süreci devam ettirirsek işte 2050li yıllara yapılan projeksiyonda mevcut bir dünyanın 3 katı bir dünyaya ihtiyaç duyacağımızı, eğer önlem almazsak, ifade ediliyor. Dolayısıyla konuya böyle bakarsak bu bir global konu. Sadece yerel çözümlerle çözülemeyecek bir konu. Bu bağlamda tabi ki işin hukuki düzenlemeleri, bize ait, bizim kültürümüze ait düzenlemelerin oluşturulmaksızın ilerleyemeyeceğimiz, gelişme kaydedemeyeceğimiz bir alan olduğu çok aşikardır. Biz de buna destek vermek adına karbon salınımıyla ilgili bu anlamda işin sertifikasyon kısmına ait çalışmalar yürütüyoruz. Enerjimizi tüm şu andaki kaynaklarımızı gözden geçirerek bu konuda alacağımız iyileştirme çalışmalarını, enerji azaltımını, alternatif doğal kaynakların kullanımına dair çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yeşil Mutabakat ve Paris Antlaşması belki işin en kritik boyutunu ve şu haykırışı ifade ediyor: evet bu konuyu biz tüm dünya olarak artık atıklarımızı dünyanın bir başka bölgesine sevk ederek çözemeyeceğimizi ve artık stratejik olarak global firmaların bu konuda okyanuslardan şu kadar atık toplayacağız yaklaşımıyla artık bir haykırışı ifade eden bir aşamaya geldiğini düşünüyorum” dedi.

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu “Dünyanın en büyük ambalaj fuarı olan Interpack Fuarına katılan katılımcı olarak;  1. Ev sahibi Almanya 2. İtalya 3. Çin 4. Türkiye’dir. Ama Türkiye’den 298 katılımcı firma Çin’den 305 firma katılmış olup arada önemsiz bir fark var. Yani bugün baktığımızda Avrupa’nın en büyük 3. Ambalaj üreticisi Türkiye haline gelmiştir. Bu ambalajları da sürdürülebilirlik çerçevesinde, yeşil ekonominin bir parçası olarak üreteceği bir sanayiye sahibiz. Bu sanayide bu değişimde, bu dönüşümde öncü olmak için çalışmaya devam ediyoruz” diyerek oturumu sonlandırdı.

 

Oturumun tamamını izlemek için; https://www.youtube.com/watch?v=1t-52gftSDw

Etiketler

Sayfa başına dön