Toplumda Çevreyi Koruyacak Gerekli Bilinci Oluşturmak Gerekiyor
PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu’nun Recycling Industry dergisinin 130. sayısında plastik ile ilgili görüşlerini paylaştığı röportajı
1- Plastiğin hayatımızdaki yeri ve önemi dikkate alındığında insanoğlunun plastikten tamamen vazgeçmesi ve yerine başka bir ürün koyması düşünülebilir mi?
Plastikler tüm dünyada cam, metal, kauçuk, ağaç, inorganik maddeler gibi malzemelerin yerine alternatif malzeme olarak veya bu malzemelerle birlikte kullanılan geleceğin vazgeçilmez malzemesidir. Plastikler; gıdadan sağlığa, inşaattan otomotive, kozmetikten tekstile kadar birçok sektörün ana girdi malzemesini oluşturuyor.
Küresel ekonomideki payını hızla artıran plastik malzemeler, alternatiflerine göre önemli avantajlar sunuyor. Çok daha ekonomik ve kolay uygulanabilir olan plastikler, lojistik açıdan da fırsatlar barındırıyor.
Plastiğin hammaddesi petrolün atık kısmıdır. Petrolün en değerli kısımları otomotiv, havacılık ve enerji yakıtı olarak değerlenir. Petrolün sadece yüzde 4’lük en değersiz kısmından (NAFTA) ise plastik üretilir. Yani plastik bir nevi petrolün kullanılamayacak kısmını değerlendirir diyebiliriz. Ayrıca geri dönüşüm ile bu yüzde 4’lük kısmı da ekonomiye tekrar kazandırma imkanı var. Plastik malzeme yapmak için kullanılan her varil petrol atmosfere salınmayan karbondioksit demek ki bu da çevre için son derece önemli… Plastikler sadece üretim aşamasında değil kullanım ve geri dönüşüm aşamasında da önemli avantajlar sunuyor. Örneğin; cam şişelerin geri dönüştürülmesi için gereken enerji orijinal üretim enerjisinin yüzde 66’sı iken plastik malzemelerde ise geri dönüşümün enerji maliyeti orijinal enerji maliyetinin sadece yüzde 10’udur. Plastikler 120 ile 200 derecede geri dönüştürülürken diğer alternatif malzemelerin geri dönüşümü 650 ile 1400 derecelerde mümkün oluyor. Tüm mamulleri geri dönüştürülebilen plastikler büyük bir katma değer zinciri yaratarak ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişimlerine katkıda bulunuyor.
20. yüzyılın en büyük buluşlarından biri olarak kabul edilen plastik, kısa sayılabilecek bir zamanda Avrupa’dan dünyaya yayıldı. Yeni bir malzeme olmasına rağmen metal, ahşap, cam gibi malzemelerin yerini aldı. Kolay şekil alan, ulaşılabilir, hafif ve fonksiyonel bir kullanıma sahip olması plastiklerin tercih edilmesini sağladı. Zaman içinde yeni bir takım özellikler kazanarak çeşitlendi. İnsanların hayatını bu denli kolaylaştıran bir malzemenin yerine farklı bir şey koyamadığınız sürece plastikler hayatımızda olmaya devam edecektir. Yani plastikten tamamen vazgeçmek mümkün değil. Kaldı ki plastik sektörü yeni teknolojilerle kendini yenileyen ve sürekli gelişen bir sektör. Biyoplastikler buna güzel bir örnektir.
2- Çevre kirliliği denilince akla gelen ilk atık neden plastik?
Maalesef plastiklerle ilgili yanlış bir algı oluşturma çabası yıllardır devam ediyor. Plastik malzemenin sağladığı avantajları reddedemeyen insanlar çevreye zararlı olduğu gerekçesiyle plastik malzemelerle ilgili karalama kampanyası yürütüyor. Çoğu zaman bilimsellikten uzak bu değerlendirmeler gerçeklikle bağdaşmıyor.
Bugün plastik üreten KOBİ’lerin dev endüstrilerin yerini aldığını görüyoruz. Örneğin Türk plastik sektöründe çoğu küçük ve orta ölçekli firmalar olmak üzere 11 bin civarında üretici firma faaliyet gösteriyor. Halka ucuz alternatif sunan plastik sektörü her geçen gün daha da büyüyor. Bu durumdan rahatsız olan rakip sektör temsilcileri ne yazık ki plastik malzemeleri karalama kampanyalarında etkin rol oynuyor.
Çevreyi plastikler değil atıkları doğaya bırakan insanlar kirletiyor. Bu noktada toplumda çevreyi koruyacak gerekli bilinci oluşturmak, kullan-at alışkanlıklarını değiştirerek kullan-dönüştür-kullan alışkanlığı yaratmak gerekiyor.
3- Pet şişe ve plastik torba kullanımının yasaklanması bir çözüm müdür?
Yasaklamanın herhangi bir sorunun giderilmesinde çözüm getirdiği görülmemiştir. Kaldı ki pet şişe ve plastik torba kullanımını bir sorun olarak görmek yanlış bir yaklaşım. Zira plastikler bir tehdit içerseydi dünyaca ünlü markalar ürünleri için plastik ambalajları tercih etmezdi. Plastikten daha ekonomik, hafif ve kolay dönüştürülebilir bir malzeme bulunmadığı sürece hayatımızdaki yerini güçlendirerek koruyacaktır.
Altını çizerek söylüyorum asıl olan yasaklama değil geri dönüşümü teşvik etmektir. Öncelikle kamuoyunda bir geri dönüşüm bilinci oluşturmak ve insanlar için geri dönüşümü kolaylaştırmak gerekiyor. Bu konuda altyapı yatırımlarının artırılması ise elzem. Özellikle yerel yönetimler bu noktada kritik rol oynuyor.
Sonuç olarak yanlış kullanım zarar veriyor diye yasaklama getirmek çözüm değil. Eğer yasaklarla yola çıkacaksak çocukları elektrik çarpabilir deyip evdeki elektriği de yasaklayalım ya da dengeyi sağlamak zor deyip bisikleti yasaklayalım.
4- Plastiğin doğa üzerindeki kirletici ve yıkıcı etkisi tüm atık grupları içerisinde nerede yer almaktadır?
Doğaya bırakılan tüm atıkların çevreye zarar verdiği açıktır. Plastik, cam, kağıt ya da metal fark etmez atıkların yeri doğa değil geri dönüşüm merkezleridir. Doğal kaynak israfını önlemek ve ortaya çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri dönüştürülmesi ve tekrar kullanılması şart.
Plastik geri dönüştürülürken en çevreci malzemedir. Üstelik plastikleri sonsuz defa ve kolayca geri dönüştürmek mümkün… Geri dönüştürülmüş plastiklerin kazanımına bakacak olursak; 8 adet geri dönüştürülmüş plastik şişeden 1 forma elde edilir. 2.5 litrelik bir plastik şişenin geri kazandırılması durumunda 6 saatlik 60 watt’lık elektrik enerjisini tasarruf edilebilir. 35 adet 2,5 litrelik kullanılmış PET şişesinden bir uyku tulumu yapılabilir.
Plastik ve alternatiflerinin geri dönüştürülmesi sonucunda çevreye en çok katkıyı plastiklerin yaptığı görülüyor. Örneğin;
✔ 1 ton plastik geri dönüşümünden 5,774 kwh enerji, 23 metreküp depolama sahası ve 2.593 litre petrol tasarrufu sağlanmaktadır.
✔ 1 ton cam atığın geri dönüşümü ile 100 litre petrol tasarrufu sağlanmaktadır.
✔ 1 ton lastik atığın geri dönüşümü ile yüzde 95 oranında enerji tasarrufu sağlanmaktadır.
✔ Dünya kâğıt tüketiminin yarısı geri kazanılsa her yıl 8 milyon hektar orman alanı korunabilmektedir.
✔ Alüminyum atıklar geri kazanıldığında kirletici baca gazı emisyonu yüzde 99 azalmaktadır.
✔ 1 ton kâğıt/karton atığın geri dönüşümü ile 17 ağacın kesilmesini önlemek mümkündür.
Sonuç olarak önemli olan kullanılan atıkların çevreye zarar vermeden bertaraf edilmesidir. Böylece atıkların çevre ve insan sağlığını tehdit etmesi önlenebilir. Bunun için de işlevsel bir ‘atık yönetimi’ uygulamasına ihtiyacımız var. Bu noktada gerekli alt yapının ve teşvik mekanizmalarının devreye alınması gerekiyor.
5- Avrupa Birliği doğayı ve deniz canlılarını korumak hedefi ile tek kullanımlık plastik ürünlerin üretilmesini yasaklama yönünde bir tasarı hazırladı. Bu yasak uygulanabilir mi? Uygulanırsa plastik sanayine etkisi ne olur?
Bu tasarı iyi tanımlanmamış bir ürün kategorisine sembolik bir saldırı olmanın yanında tek kullanımlık ürünlere dair yanıltıcı ve sektör sınıflandırmasına uymayan tanımlar içeriyor. Tüketicinin aklını karıştırıyorlar. Tek kullanımlıktan kast edilen nedir? Bir kere bunu çok iyi anlamak gerekir. Bir sefer kullanılan bir tabak biraz kalın olduğunda birkaç kez kullanılabiliyor. Bunun ölçüsü nedir ve bunu kim tayin edip, kim denetleyecektir sorularını sormak lazım.
Yasa tasarısının asıl amacının denizlerdeki plastik atıklar olduğu söyleniyor ancak denizlerdeki atıkların yüzde 80’i karasal kaynaklı. Yani ülkelerin atık yönetimi ve çöp toplama altyapısına yatırım yapmamasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla sorunun çözümü doğru kurulan ve yönetilen bir atık altyapısı oluşturmaktır. Çözüm atıkların denizlere ulaşmasının önüne geçmek ve geri dönüştürmektir. Plastik ürünlerin neden kullanıldığını iyi anlamak gerektiğine inanıyoruz. Tek kullanımlık plastiklerin ortaya çıkışı öncelikle toplu tüketim yapılan yerlerde bulaşıcı hastalıkların ortadan kalkması ve azalmasıydı. Nitekim hayatı kolaylaştırarak bunda da çok başarılı oldular. Daha ekonomik bir ürün olarak birçok insanın hayatına olumlu katkı verdiler. Burada esas sorun bu ürünlerin düzgün bir şekilde geri dönüştürülmesidir. Bunun için ihtiyaç olan tek şey Belediyelerin ve Kamu otoritesinin düzgün çalışan bir atık yönetim sistemi oluşturması. Bu da son derece basit bir işlem yani kullandığımız ürünleri ayrıştırıp atabileceğimiz geri dönüşüm kutularının olması ve bunların da geri dönüşümcülere iletilmesidir. Ancak yapılması gereken bu yatırımı yapmak yerine tümden yasakçı bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Denizlerdeki plastik atık sorunu yüzeysel ve popülist yaklaşımlarla çözülemez.
AB Komisyonu’nda bugün asıl konuştuğumuz konu plastik ürünlerin içerisinde daha fazla geri dönüşmüş hammadde kullanarak petrol kaynaklarının daha az kullanılmasıdır. Bu yöndeki hedefler tartışılır ve geri dönüştürülmüş plastik kullanımını artır denilirken bu ürünleri yasaklamak bir çelişkidir. Burada amaç Mayıs 2019 tarihindeki AB Parlamento seçimlerinden önce bu tasarıyı yasalaştırmak. Bir diğer amaç ise Almanya’nın da aralarında olduğu AB’nin önde gelen birkaç ülkesinin geliştirdikleri biyoplastik hammaddesini satmak için pazar oluşturma çabasıdır. Tasarı yasalaştıktan sonra üye devletlere direktifi yürürlüğe almak için iki yıl zaman tanınacak. Tasarı bu haliyle kabul edilemez olduğundan AB’deki ilgili paydaşlar ve politika mercileriyle işbirliği yaparak tek kullanımlık plastik tanımına hukuki bir itirazda bulunmanın yollarını arayacağız.
6- Ülkeler bu tür yasaklamalarla doğaya bırakılan atık plastik miktarını azaltabilir mi?
Yasaklamak bir çözüm değil… Plastikleri bilinçli tüketip geri dönüşüme kazandıran sistemi kurduğumuzda asıl çözüme de ulamış oluruz. Atık sorunu ile baş edemiyorsanız, iyi işleyen bir atık yönetim sistemine yatırım yapmıyorsanız yasaklarsınız. Hindistan, Bangladeş, Kenya gibi ülkelerin aldığı yasaklama kararlarının altında da bu yaklaşım var. Sorunla baş edemeyince yasaklayalım… Bu yaklaşımı doğru ve gerçekçi bulmuyoruz. Plastik insanların hayatında karşılık bulan bir ürün, dolayısıyla bir ihtiyaç var. Birçok açıdan kolaylık sağlayan avantajlı bir malzeme. Alternatiflerine göre üretimden geri dönüşüme daha çevreci bir malzemeden söz ediyoruz. Yerine daha iyisini koyamıyorsunuz. Bu gerçeği göz ardı edip yasakladığınızda çözüm üretmekten giderek uzaklaşıyorsunuz. Sorun çok daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor. Kaldı ki plastik malzeme teknolojisi de çok hızlı ilerliyor. Plastik endüstrisi yepyeni ve insanlık için çığır açacak ürünler tasarlayabilecek güce ulaştı.
7- Plastik atıklar toplanıp yeniden ara ürün olarak yeterince değerlendirilebiliyor mu? Dünyada bu yöndeki çalışmalar nelerdir?
Plastik doğru kullanıldığı zaman ve geri dönüştürüldüğünde çok kullanışlı ve faydalı bir malzeme. Bu doğrultuda geri dönüşüm önemli gündem maddelerimiz arasında yer alıyor. Türkiye’nin ambalaj atıkları konusunda yetkilendirilmiş kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdüren PAGÇEV ile birlikte çevre ve geri dönüşüm konusunda projeler hayata geçiriyor, eğitimler veriyor ve kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Türkiye çapında bir geri dönüşüm organizasyonu yürütüyoruz.
2014 yılında kurduğumuz PAGÇEV, 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 22,2 artışla 220 bin ton atık topladı ve 12 milyon kişinin atığını geri dönüştürdü. PAGÇEV’in topladığı atıkların ekonomiye katkısı 610 milyon TL’ye ulaştı.
Plastik ile birlikte kâğıt, karton, ahşap, kompozit, cam ve metallerden oluşan ambalaj atıklarının geri dönüşüm zincirini tamamlayan PAGÇEV’in geçen yıl topladığı atıklar arasında ilk sırayı 89 bin 600 tona ulaşan plastik ürünler oluşturdu. İkinci sırada kağıt ve karton ürünleri yer alırken geri kalanı cam, metal, kompozit ve ahşap oluşturdu. PAGÇEV’in dönüştürdüğü atık miktarı sayesinde 1,5 milyon ağaç kurtarıldı. Geri dönüştürülen plastik atıklar ile 7,1 milyon kilowatt elektrik, 2,1 milyon litre su ve 256 milyon litre fosil yakıt tasarrufuna imza atıldı. Tüm bu atıkların geri dönüştürülmesi ve atık depolama sahalarına gönderilmemesi sayesinde de 2,3 milyon ton metreküp alandan tasarruf edildi. PAGÇEV 2018 yılında 240 bin ton ambalaj atığını geri dönüştürmeyi hedefliyor.
Plastiklerin geri dönüşümü ülke ekonomisi açısından da önem taşıyor. Geri dönüştürülmüş plastiklerin üretime kazandırılması hammadde ithalatından kaynaklı yüksek dış ticaret açığının azaltılmasını sağlıyor. Türk plastik sektörü üretimde kullandığı hammaddenin yaklaşık yüzde 90’ınını ithal ediyor. Geçtiğimiz yıl plastik hammadde ithalatı önceki yıla kıyasla miktar bazında yüzde 9,9 artışla 7,2 milyon ton, değer bazında yüzde 16,8 artışla 10,2 milyar dolara yükseldi.
Plastik sektörünün “sorumlu endüstri-sorumsuz çevre” misyonu çerçevesinde; Avrupa’da başlatılan Waste Free Oceans (Atıksız Denizler) Vakfı’nın organizasyonunu PAGEV-PAGÇEV olarak “Mutlu Balıklar” adıyla ülkemizde uyguluyoruz. Deniz yüzeyindeki atıklar özel bir ağ ile temizlenerek geri dönüşüme kazandırılıyor. Toplanan atıkların geri dönüşüm işlemlerini PAGÇEV yerine getiriyor.
PAGEV olarak aynı zamanda Plastik Sanayi Birliği (SPI) ve Amerikan Kimya Konseyi (ACC) ortaklığıyla uygulanan Operation Clean Sweep (OCS) veya Türkçe adıyla “İyi Süpürme Operasyonu” protokolünü 11. Türk Plastik Endüstrisi Kongresi’nde imzaladık. Projenin Türkiye ayağında yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Harekete dahil olan firmalar, bir yandan sıfır tanecik, küçük parça ve toz kaybı konusunda bilinçlendirilirken diğer yandan çevreye duyarlılıklarını gösteren bir sertifikaya sahip oluyorlar.
Plastik malzemeler kullanan tesisler için gönüllük esasına dayalı bir yönetim programı olan İyi Süpürme Operasyonu, “Küçük şey yoktur” sloganı ile üretim ya da nakliye sırasında yere dökülen plastik hammaddelerinin denizlere karışmasının önüne geçmeyi hedefliyor. Plastik ürünler küçük granüller şeklindeki plastik hammaddelerin eritilerek şekil verilmesiyle üretiliyor. Üretimde ya da nakliye sırasında bu tanecikler yerlere dökülüp kanalizasyon yoluyla denizlere karışabiliyor. Operation Clean Sweep (OCS) hareketi ekonomik değer de taşıyan plastik hammadde taneciklerinin deniz canlıları için tehlike oluşturmaması amacıyla farkındalık, eğitim ve denetim hizmetleri sunuyor. Plastik sanayiinde sıfır tanecik, küçük parça ve toz kaybı için çeyrek asırdır yaptığı çalışmalarla önemli yol kat eden OCS’yi Türkiye’de PAGEV olarak temsil ediyoruz.
8- Hayatımızın hemen hemen her alanında vazgeçilmez ürünlerin başında gelen plastik mi? Yoksa onu döngüsel ekonomi içinde değerlendirmeyi henüz beceremeyen insanda mı?
Günümüzde dünya ticareti geri dönüşümü ön planda tutan döngüsel ekonomiye evriliyor. Bu doğrultuda sürdürülebilirlik yakın gelecekte tüm sektörlerde olduğu gibi plastik sektöründe de gündemin en önemli maddelerinden biri konumunda olacak ve bugünden çok daha fazla üzerinde durulacak bir konu olarak dikkat çekiyor.
Sektörün geleceğini şekillendiren yeni teknolojiler ve malzemeler olacaktır. Katma değeri yüksek, nitelikli plastiklere olan talep ve ihtiyaç sektördeki bu yapısal dönüşümü hızlandıracaktır. Bu noktada sektörde geleceğin trendi olarak görülen biyoplastiklerden bahsetmek gerekiyor.
Günümüzde ambalaj, tarım, otomotiv, ev aletleri, tüketici elektroniği alanlarında kullanılan biyoplastikler, yıllık toplam plastik üretiminin yüzde 1,5’ini karşılıyor. Dünya genelinde üretilen 325 milyon ton plastiğin sadece 5 milyon tonu biyo bazlı plastiklere ait. Gelişen teknoloji ile birlikte özellikle son beş yılda ciddi bir artış gösteren dünya biyoplastik üretiminin 2020 yılına kadar yıllık yüzde 14,8 artışla miktar bazında 15 milyon ton ve değer bazında 30,8 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Tüketicilerin çevreye olan duyarlılığının artması, üretici firmaların biyo bazlı ve biyobozunur özellikteki plastiklere ilgisini artırmış durumda. Diğer yandan yakın gelecekte “drop-ins” olarak tanımlanan biyo bazlı olup biyobozunur özelliği olmayan biyoplastiklerin üretiminin sektörde hakim olması bekleniyor. Fosil kaynaklı plastiklerle aynı teknik özelliklere sahip olan Bio PET’lerde hızlı bir gelişim öngörülüyor. Mısır gibi tamamen doğal ve yenilebilir kaynaklardan elde edilen PLA ürünleri ise tüm biyobozunur plastik pazarında gelir ve hacim bakımından en hızlı büyüyen kategori haline gelecek.
Ayrıca şu an üzerinde çok konuşulan Endüstri 4.0’a doğru bir eğilimden söz edebiliriz. Henüz bu konuda yolun başında olsak da Endüstri 4.0’a hızlı bir geçiş olacak. Plastik sektörü, başta otomotiv olmak üzere birçok ihracatçı sektöre mamul ve yarı mamul üretiyor. Hızlı bir sektör olmasından dolayı otomotiv sektöründe kullanılmaya başlanan Endüstri 4.0 konsepti, otomotiv sektörüne plastik parça imal eden firmaları da bu vizyona hazırlıyor. Otomotiv sektöründeki endüstri 4.0 geçiş süreçlerini diğer alt sektörlerimiz de takip etmekte, özellikle yeni yatırımlar bunun üzerinde kurgulanırken tevsi yatırımlarda endüstrinin dijitalleşmesi yönünde adımlar atılıyor.
Otomotiv, beyaz eşya, elektrik-elektronik gibi plastiğin giderek daha fazla kullanıldığı teknoloji ve Ar-Ge yoğun sektörlerdeki değişim de bu ürünlerde kullanılan plastiklerin özelliklerine doğrudan yansıyacaktır.
9- Plastik sanayinin ve günlük hayatta hangi alanlarda kullanıldığı dikkate alınarak, ekonomik büyüklüğüne ilişkin rakamları da paylaşırsanız seviniriz.
Plastik sanayi mevcut yapısı ve sahip olduğu potansiyel ile Türk ekonomisi açısından çok önemli bir noktada bulunuyor. Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren üçüncü sektörü konumundaki kimya sanayinin alt sektörler bazında lideri olan plastik sanayinin gelişim ivmesi son yıllarda hep yukarı yönlü hareket ediyor.
Türk plastik sanayisi sahip olduğu üretim kabiliyeti ile Avrupa’da ikinci dünya sıralamasında ise altıncı sırada yer alıyor. Sektörümüzde şu an çoğu küçük ve orta ölçekli firmalar olmak üzere 11 bin civarında üretici firma faaliyet gösteriyor. Söz konusu firmalarda yaklaşık 250 bin kişi istihdam ediliyor.
Plastik sektörü özellikle son 10 yıllık süreçte üretim, ihracat ve istihdam açısından sürekli bir büyüme ve gelişme gösteriyor. 2017 yılı sonu itibariyle 37 milyar dolara yaklaşan üretimi, 5 milyar dolara yaklaşan direkt ihracatı ve Türkiye ekonomisinin üzerinde seyreden büyüme oranları ile ülke ekonomisine olan katkısını artırmaya devam ediyor. Bu noktaya gelmemizde yeniliğe ve gelişime açık, son trendleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden sektör firmalarımızın büyük payı var. Türk plastik sektörünün iddiasını önümüzdeki dönemlerde artırarak sürdüreceğini görüyoruz.
Küresel ölçekteki tüm siyasi ve ekonomik zorluklara rağmen sektörümüz 2017 yılında da büyüme ivmesini sürdürdü. Geride bıraktığımız yıl sektörümüzün üretimi miktarda yüzde 8,5’luk artışla 9,6 milyon ton, değerde ise yüzde 9 artışla 36,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı zamanda yurtiçi tüketimimizin 8,6 milyon ton ve direkt mamul ihracatımızın da 4,3 milyar dolar olduğu görülüyor. 2018 yılında da üretim ve ihracatta büyümenin devam edeceğini öngörüyoruz.