KKDİK’TE İNGİLTERE MODELİYLE KADEMELİ GEÇİŞ ÇAĞRISI
KKDİK’TE İNGİLTERE MODELİYLE
KADEMELİ GEÇİŞ ÇAĞRISI
Firmaları, ağır test maliyetleri ve iş yükü altına sokan KKDİK’te zaman ve zeminin hazır olmadığını söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu,
“İthal hammaddelere bağlı olarak üretim ve ihracatımızın sekteye uğramasını istemiyorsak
İngiltere modeli gibi KKDİK’te Kademeli Geçiş uygulanmalı” dedi.
KKDİK'e Kademeli Geçiş Toplantısı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile
kimya sanayicileri firmalarının katılımları ile PAGEV'de yapıldı.
Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması (KKDİK) yönetmeliğinde, kayıt yükümlülüğünün 31 Aralık 2023 itibarıyla zorunlu hâle gelecek olması plastik sektöründe “erteleme talebini” beraberinde getirdi. Kimyasalların ithalatında KKDİK’e bağlı olarak yaşanacak olası sıkıntının, Türkiye’deki plastik üretim ve ihracatını da olumsuz etkileyeceğini söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, “KKDİK’te Kademeli Geçiş” çağrısında bulundu.
PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu'nun BLOOMBERG HT'de KKDİK ile ilgili açıklamalarını
izlemek için tıklayınız.
Avrupa Birliği REACH Mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanan KKDİK’le ilgili son durumu masaya yatırmak adına 24 Ağustos tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile kimya sanayicileri firmalarını biraraya getirdiklerini ifade eden Eroğlu, finansmana erişim gibi pek çok ekonomik zorluğun yaşandığı şu dönemde KKDİK’in yanlış bir zaman ve zeminde zorunlu hale getirilmeye çalışılmasının sağlıklı olmadığını dile getirdi. Yeni mali yükümlülüklerle birlikte ciddi iş yükünü de beraberinde getiren KKDİK’in firmaları zorladığına işaret eden Eroğlu, Avrupa’dan Uzakdoğu’ya kadar iş yapılan tüm ülkelerdeki paydaşlardan, kimyasalların kayıt dosyasına dair verilerin alınmasında zorluklar yaşandığını söyledi.
AVRUPA REACH İÇİN 20 YILI AŞKIN SÜRE HAZIRLIK YAPTI
Avrupa’nın, 20 yılı aşan sürede oluşturulan altyapının ardından REACH uygulamasını kademeli şekilde başlattığını hatırlatan Eroğlu; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin de katılımıyla PAGEV’in ev sahipliğinde yaptıkları toplantıda firmaların, kademeli geçiş talep ettiklerini belirterek şöyle konuştu: “Türk REACH olarak da tanımlanan KKDİK’in mantığında temel bazı mantık hataları var. REACH bir anlamda Avrupa Birliğinin, kendi kimya sanayisini koruma hedefidir ancak hammaddesinin yüzde 88’ini ithal eden Türk plastik sektörü olarak hammadde ithalatında ‘korumacı’ tedbirlerin anlamlı olmadığını gözlemliyoruz. Avrupa, dünya kimya imalat sanayinin lideriyken, Çin’in önlenemez yükselişiyle ikinci duruma düşmüş ve Çin’e karşı sanayisini korumak için REACH uygulamasını tasarlamıştır. Yani önce dünya ölçeğinde rekabetçi ve büyük ölçekli kimya sanayi oluşturulmuş ardından Çin tehdidine karşı REACH duvarıyla koruma yürürlüğe sokulmuş. Biz de ise tam tersi üretiminde sadece yüzde 12 yerli hammadde kullanan petrokimya sektörümüz, henüz dünya ölçeğine sahip ve rekabetçi durumda değildir. Bu şartlar altında global hammaddeye erişim zorlaştığında Türk plastik ve kimya endüstrilerimiz zararlı çıkar. İthal hammaddeye erişimde sorun yaşadığı için üretimde kan kaybeden ve dolayısıyla ihracat pazarlarını rakiplerine kaptıran firmalarımızla birlikte kaybeden maalesef aynı zamanda Türkiye ekonomisi olur.
KKDİK’in yıl sonunda bu şekliyle yürürlüğe girmesi; ithalata bağlı olarak üretim ve ihracatımızda sorunlar oluşturur. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın bugüne kadar sisteme kaydettiği veriler; KKDİK’te Kademeli Geçişin şart olduğuna işaret ediyor. Bakanlığın, hedeflediği kayıtlara henüz ulaşamadığı açık. Bunun elbette çeşitli sebepleri var. Öncelikle firmalarımız, kayıt için yurt dışındaki paydaşlarından ilgili kimyasalların kayıt dosyasını talep ettiğinde zorluklarla karşılaşıyor. Ayrıca kimyasallara ait söz konusu testlerin çoğu Türkiye’de yapılamıyor. Her ürün için yurt dışında test yaptırmak oldukça yüksek maliyetlerle gerçekleştirilebiliyor. Yüzlerce ürünü olan bir firmanın, her kalem mal için binlerce dolarlık ücretleri ayrı ayrı ödemesi ciddi ek maliyetler oluşturuyor. Testlerin, sektörümüze milyarlarca dolarlık fatura çıkarması bekleniyor. Bu maliyetler özellikle Türkiye’de katma değerli üretim için elzem olan ve Türkiye’de üretilmeyen teknik (Mühendislik) polimerlerinin ithalatında ayrı bir güçlük doğuruyor. Çünkü bu ürünler Türkiye’nin savunma, medikal ve otomotiv gibi stratejik sektörlerinde kullanılan, tonajları az ama kritik hammaddelerdir. Tonajları az olduğu için bu hammaddelerin kayıt masrafı global üreticilerin Türk pazarına mal vermemesi sonucunu doğuruyor. Kimyasalların kayıt dosyasına ait bilgilere erişim ve yüksek test ücretlerinin yanı sıra KKDİK’te liderlik sorunu da yaşanıyor. Firmalar, 1 milyon Euro ödeyip, yüzlerce sayfadan oluşan mevzuatın iş yükünü üstlenip, danışman çalıştırma sorumluluğunu alıp lider olma işine; finansal açıdan ve rakiplerinin önünü açma anlamında iştahlı yaklaşamıyor. Sistemin kilitlenmesine yol açan lider firma sorunu, STK’lar üzerinden oluşturulacak formül ile hallolabilir diye düşünüyoruz. KKDİK’in altyapısında bunca problem varken, 31 Aralık 2023’te 1 ton üzerindeki ithal kimyasalları kaydetmeyen firmaların, ithalat yapamayacak hale gelmesi, üretim ve ihracatımız açısından tehlike arz ediyor. Az önce bahsettiğimiz nedenlerle KKDİK kaydını tamamlayamayan firmalarımıza ait ithal malların gümrüklerden ülkemize girememesi, iç piyasada üretimi sekteye uğratır. Hammadde bulamadığı için üretemeyen Türkiye, ihracat da yapamaz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, üretimi sekteye uğratacak bu kaosa izin vermeyecek diye düşünüyoruz. Önümüzde AB’den ayrılmış İngiltere’nin, tonaja dayalı kademeli geçiş planı gibi bir model de varken Bakanlığın, plastik başta olmak üzere kimya sektörü çatısı altındaki firmalarımızı çıkmaza sürüklemeyeceğine ve KKDİK’te Kademeli Geçiş formülüyle çözüm üreteceğine inanıyoruz.
EKONOMİM Gazetesinde yer alan KKDİK haberimizi okumak için tıklayınız.