KİMYA SANAYİ ZİRVESİ DÜZENLENDİ
24 Haziran seçimleri öncesi Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı kapsamında düzenlenen son sektör zirvesi “Kimya Sanayi Zirvesi” oldu.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı kapsamında düzenlenen zirvelerin dokuzuncusu olan Kimya Sanayi Zirvesi’nde sektör temsilcileri ile bir araya geldi. Bakanlıkta düzenlenen Kimya Sanayi Zirvesi’nin açılışında konuşan Bakan Faruk Özlü, Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı kapsamında; son üç ay içinde dokuz zirve gerçekleştirdiklerini belirterek Türk ekonomisine hayat veren bütün sektörlerle bir araya geldiklerini kaydetti. Makine, Çelik, Bilişim ve Yazılım, Elektrik ve Elektronik, Otomotiv, İnşaat, İlaç ve Gıda sanayinin temsilcileriyle toplantılar yaptıklarını belirten Özlü, “Bu toplantılardaki temel amacımız; Türk sanayisinin dinamosu olan değişik sektörlerimizin temsilcilerini dinlemek, sizlerin görüşlerini almak ve hep birlikte ‘ortak akıl, ortak vizyon ve ortak strateji’ belirlemektir” diye konuştu.
“Ülkemizin Yüksek Teknoloji yolculuğunda, birbirimizi anlamak, uyum içinde hareket etmek ve somut çözümlere imza atmak istiyoruz” diye konuşan Özlü sözlerine şöyle devam etti; “24 Haziran seçimleri öncesi, son sektör zirvemizi bugün yapıyoruz. Düzenlediğimiz zirveler hem bakanlığımız hem de paydaşlarımız için son derece verimli, yol gösterici ve ufuk açıcı oldu. Zirvelerimiz boyunca yüzlerce sanayicimizi ve girişimcimizi dinledik. Sanayicilerimizin ve iş dünyamızın beklentilerine, bürokratlarımızla birlikte kulak verdik. Şunu net olarak ifade etmek isterim ki sanayicilerimiz Türkiye’nin, görünen veya görünmeyen kahramanlarıdır. Üreten, katma değer oluşturan, vergi ödeyen, istihdam sağlayan herkes bizim başımızın tacıdır. Bakanlık olarak bizim vazifemiz işte bu kahramanların elinden tutmak ve onların önündeki tüm engelleri kaldırmaktır. Üretim Reform Paketimiz, Sınai Mülkiyet Kanunumuz, bilime ve teknolojiye odaklı yeni TÜBİTAK, girişimcinin en büyük destekçisi KOSGEB, dünyaya standart belirleyen TSE, Türk bilim insanlarının en seçkin platformu TÜBA, Dijital Dönüşüm Yol Haritamız, Sanayi 4.0 Yol Haritamız, Yüksek Teknolojiye Geçiş Programımız, Odak Sektörler Programımız ve sanayide milli atılım hamlemiz; Bakanlığımızın vizyon projeleri olarak milletimizin ve ekonomimizin emrinde ve hizmetindedir. Artık Türkiye için sanayimiz ve ekonomimiz için milli atılım vaktidir. 2018 yılı; sadece hükümet ve idare sistemimiz için değil Türk ekonomisi ve sanayisi için de milli atılım yılı olacaktır. Ekonomide, üretimde, sanayide, bilim ve teknolojide milli atılım… Tüm sanayicilerimizi, üreticilerimizi, girişimcilerimizi ve toplumumuzun tüm kesimlerini bu milli atılım hamlemize destek olmaya çağırıyoruz. Sanayide Milli Atılım hamlesi kapsamında bilim ve teknolojide sıçrama yaparak “büyük ve güçlü Türkiye” hedefine doğru ilerleyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi yerli ve milli sanayimizin desteğiyle, ‘Yüksek teknolojileri ürünlerde yerlilik oranını artırmaya’ devam edeceğiz.”
“Toplumsal Kalkınmanın Formülü Üretim ve Sanayidir”
İstikrarlı ve güçlü bir ekonomik büyümenin anahtarının sanayi olduğunun altını çizen Özlü, “Sanayi, ekonominin bel kemiğidir. Aynı şekilde toplumsal kalkınmanın formülü de üretim ve sanayidir” dedi. Özlü sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye ekonomisi sanayinin öncülüğünde ve sanayinin lokomotifinde büyümektedir. Bu büyümenin daha da istikrarlı bir biçimde devam etmesi için cari açığı azaltıcı yatırımlara öncelik veriyoruz. Hükümetimiz ve Bakanlığımız cari açığı azaltmak için teknoloji odaklı üretimi teşvik etmeye devam edecektir. Çünkü cari açığın panzehri yüksek teknolojidir. Sanayimiz ne kadar çok yüksek teknolojili ürün üretirse cari açığımız o kadar azalacaktır. 9 Mayıs’ta, Sayın Cumhurbaşkanımız Başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda alınan kararlar; “büyüme, istihdam, katma değer ve üretim odaklı” ekonomi politikamızın devam edeceğini net olarak ortaya koymuştur.”
“5 Odak Sektör Türkiye’yi Geleceğe Taşıyacak Sanayi Alanlarıdır”
İmalat sektörünü güçlendirmek ve yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmak için 5 Odak sektör belirlediklerini hatırlatan Bakan Özlü, kimya ve ilaç sanayi, gıda sanayi, yarı iletken elektronik ürünler, makine ve teçhizat, motorlu kara taşıtları olarak belirlenen bu sektörlerin Türkiye’yi geleceğe taşıyacak olan sanayi alanları olduğunun altını çizdi.
“Kimya Sektörüne Büyük Önem Veriyoruz”
Kimya sanayinin genel olarak diğer sektörlerin hammadde ihtiyacını karşılayan ara malı üreticisi bir sektör olduğunu belirten Özlü sözlerine şöyle devam etti; “Kimya sanayi üretiminin yüzde 77’si sektörler tarafından hammadde olarak kullanılmakta ancak yüzde 23’lük bir kısmı tüketicilere satılabilecek nihai ürünlerden oluşmaktadır. İmalat sanayindeki firmaların yüzde 6’sı kimya sanayinde yer almakta olup yaklaşık 25 bin girişimci bulunmaktadır. Kimya sanayi istihdamının imalat sanayi içindeki payı ise yüzde 9 olup 288 bin kişi istihdam edilmektedir. Kimya sanayisinin yüzde 78’si Marmara, İç Anadolu ve Ege Bölgesinde yoğunlaşmıştır. Kimya sanayinde Mart 2018 tarihi itibariyle 69 Ar-Ge merkezi faaliyete geçmiştir. Kimya sektörü tüm dünya ticaretinin yüzde 14’ünü oluşturmaktadır. Türkiye kimya sektörü 2017 yılında 38,4 milyar dolar ithalat, 14,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirilmiş olup dış ticaret açığımız 23,6 milyar dolar seviyesindedir. Türkiye kimya sektörü; 2016 yılı rakamlarına göre dünya ihracat sıralamasında 30. sırada yer almaktadır. Kimya sektöründe ithalatın yüzde 87’si hammadde, yüzde 13’ü tüketim ürünü iken ihracatın yüzde 80’i hammadde, yüzde 20’si tüketim ürünüdür. Kimya sanayi, diğer sektörlere en fazla girdi veren sektörler sıralamasında beşinci sırada yer almaktadır. Bu durum sektörün önemli bir hammadde tedarikçisi olduğunu göstermekte olup kimya sanayisine olan talebin artmasına neden olmaktadır. Kimya sektörü yıllardır bu talebi karşılayamadığı için imalat sanayi alt sektörleri arasında ithalatta sürekli birinci sırada yer almaktadır. Ülkemizdeki cari açık sorununun en büyük nedenlerinden biri kimyasal üretimin yetersizliği nedeniyle sektörlerin ithalata yönelmesidir. Bu sorunu çözmek ve ülkemizin petrokimya sektöründeki ihtiyacını karşılamak için ülkemizin yeni petrokimya tesislerine ihtiyacı vardır. Bu amaçla Ceyhan Endüstri Bölgesi’nde entegre bir petrokimya tesisi kurulması için Bakanlığımızın çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca Üretim Reform Paketimiz ve Endüstri Bölgeleri Yönetmeliğimiz, kimya başta olmak üzere bütün sektörlerimize çok büyük fırsatlar ve kolaylıklar sunmaktadır. Ülkemizin stratejik sektörlerdeki yatırım ihtiyaçlarına bakıldığında; Organize Sanayi Bölgeleri ve Endüstri Bölgelerinde, yatırımcılarımıza çok uygun maliyetli, altyapısı hazır sanayi alanları tahsis imkânı sağlanmıştır. Özel Endüstri Bölgeleri uygulamalarımızla hâlihazırda üretimde bulunan sanayicilerimizin uygun şartları sağlaması halinde mevcut tesislerini yeni yatırımlarla geliştirip büyütmesinin önü açılmıştır. Ayrıca bildiğiniz gibi 9 Nisan tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde “Proje Bazlı Teşvik Sistemi” hayata geçirildi. Bu teşvik Sistemi ile 23 proje ve 19 firmaya, 135 milyar lira tutarında teşvik verildi. Proje Bazlı Teşvik sisteminde altı projeden yararlanacak olan kimya sektörü, toplam yatırımdan yüzde 40 pay aldı. Kimya sektörünün; Hükümetimiz ve Bakanlığımız tarafından böylesine üst seviyede destekleniyor olması sektöre verdiğimiz önemin çok açık bir göstergesidir”.
Konuşmasının sonunda Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programına tüm paydaşlardan, tüm sektörlerden ve sanayicilerden ciddi bir farkındalık ve katkı beklediklerini ifade eden Bakan Özlü, bu kapsamda yapılan kanun ve mevzuat değişikliklerinde sektör ile uyum içinde hareket etmek istediklerini kaydetti.
PAGEV ve TOBB Plastik Kauçuk Kompozit Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, Kimya Sanayi Zirvesi’nde sektörün sorun ve beklentilerini dile getirdi.
Kimya Sanayi Zirvesi’ne PAGEV ve TOBB Plastik Kauçuk Kompozit Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu ile PAGEV Başkan Yardımcısı Ali Zeki Karadeniz katıldı. Başkan Yavuz Eroğlu, yaptığı konuşmada, “Türkiye ekonomisinin büyümesi ve ihracatının artmasında hayati öneme sahip olan katma değerli üretimin önündeki en büyük engelin Fikri Mülkiyet Hakları alanındaki eksiklikler olduğunu düşünüyoruz. Bilirkişi müessesesi yetkin değil ve sistemin doğru kurgulanmasına ihtiyaç duyuluyor. Fikri mülkiyet hakları adil rekabetin de garantisidir. Adil rekabet ortamı için de devletin düzenleyici rolü büyük önem taşıyor. Kontrol ve denetim mekanizmasının işlerliği ve şeffaflığı yine bir diğer önemli nokta olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada devletin kuralları koyması, sahada ise devlet adına bu denetimleri gerçekleştirecek yetkilendirilmiş özel kuruluş, STK, enstitü modelinde etkin bir yapı oluşturulmalıdır. TSE’nin normları oluşturan ve yetkilendirdiği alt denetim kuruluşlarını denetleyen yalın bir yapıya kavuşturulması; zaman yönetimi, etkinlik ve denetimin şeffaflığı açısından elzemdir. Saha denetiminin adil, şeffaf ve etkin bir modelde yapılması ülke sanayimizin gelişimde önemli rol oynayacaktır. Bu konuda Gümrükler ve Maliye Bakanlığı’ndaki model yol gösterici olabilir. Albert Einstein, İsviçre patent kurumunda patent memuru olarak çalışırken bir yandan da araştırmalarını yapıyor ve makalelerini yazıyordu. Buradan da anlaşıldığı üzere İsviçre Patent Ofisi, 19. yy’da alanında yetkinliğini ispatlamış bilim adamlarını bünyesinde bulunduruyordu. Böylece yeni patent başvurularını bilimsel açıdan da değerlendirip buna göre patent veriyordu. Biz de patent konusunda bilimsel bir yaklaşımı benimsemeliyiz. Bu noktada Türk Patent Enstitüsü ve TÜBİTAK’ın birlikte hareket ettiği bir yapı faydalı olacaktır. Böylece alanında uzman bilirkişiler patent noktasında en doğru kararı verecektir.
Fikri mülkiyet haklarının korunmasında yaptırım ve cezaların yetersiz oluşu sistemin işlerliğinin önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Beyan esas olmalı, denetim etkin şekilde gerçekleştirilmeli ve cezalar caydırıcı olmalıdır. Siyasetin de elini rahatlatacak şekilde bağımsız kurumların sayısı ve etkinliği arttırılmalı, acı reçeteleri bu kurumlar yazmalıdır. Sanayi Bakanlığı, bizim bakanlığımız. Örneğin AvrupaBirliği Plastik Üreticileri Derneğinin ilk Türk Yönetim Kurulu üyesi olarak AB’deki kurumlarının işleyişini yakından gözlemleme imkanı buldum. Burada plastik Endüstrisinin AB Çevre Komisyonu ile sorunu olduğunda bunu AB Sanayi komisyonuna götürüp , onlarla birlikte Çevre komisyonuna gidip , çözüm üretmeye çalışıyorlar. Bizde bir sorun olduğunda Sanayi Bakanlığımıza başvurunca onlar bizi tekrar Çevre Bakanlığına yönlendiriyorlar. Bizde de Sanayi bakanlığımız sanayinin tüm sorunlarının çözümünde koordinatör bakanlık olarak ,sorumluluk almalıdır diye düşünüyorum. Özellikle sanayileşmesini tamamlamış uluslar, gelişmekte olan ulusları kısıtlayıcı tedbirlerle yavaşlatmaya çalışıyorlar. Eğitimde hızla arayı kapatmak için çalışmalarımızı arttırmalıyız. Yeni teknolojilerin fırsat eşitliği ve meslek eğitimi için kullanımı yolunda projeleri arttırmak gerekiyor.
Yavuz Eroğlu, PAGEV olarak yürüttükleri projeler ve takipçisi oldukları sektör sorunlarının çözümü noktasında Bakanlığın ilgilerini beklediklerini kaydetti. Eroğlu’nun dile getirdiği projeler şöyle:
Plastik sektöründe dünyada en yüksek katma değeri üreten ülke olan Almanya’da yaptığımız incelemelerde bu konudaki en büyük atılımı Plastik Mükemmeliyet Merkezleri sayesinde yaptıklarını gördük. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile yaptığımız protokole istinaden Türkiye’de de Plastik Mükemmeliyet Merkezi kurulması ile ilgili çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz. Mükemmeliyet Merkezi ile ilgili protokolle alakalı biz her türlü ilerlemeyi kaydettik. Nitekim merkezin yapılacağı arazi, proje, belediye ruhsatı süreci gibi konularda büyük ilerleme sağlansa da özellikle Bakanlığın projeye sağlayacağı bütçe ile ilgili süreç istenilen hızda ilerlememektedir. Bakanlığımızın özellikle kaynak konusunda süreci hızlandırmasını bekliyoruz. Bu merkezimizde sektöre özel-spesifik sertifikasyon programları da yürütülecektir.
Özellikle son dönemde petrokimya yatırımları konusunda teşvikler verilmekte ve yeni yatırımcılar bu konuda çalışmalara başlamış bulunmaktadır. PAGEV olarak plastik sektörümüzün tedarik güvenliğini sağlayacak tüm çalışmalara destek veriyor ve memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak hammadde yatırımlarında feedstock, know-how ve teknoloji kısmı yatırım yapılabilirlik açısından uygun olmalıdır. Tedarik güvenliği önemlidir ancak uzun vadeli geri dönüşü olacak, verimliliği yüksek projeler sektöre katkı yapacaktır. Sadece petrokimya yatırımı yapacağız diye ülke kaynaklarını verimli olmayan projelere aktarırsak hem ülke kaynaklarını heba ederiz hem de uzun vadede kâr edemeyen bu tür projelerin yükünü koyulacak ek gümrük vergileri ve koruma tedbirleriyle mücadele etmek zorunda kalacak olan plastik sanayicimiz ve vatandaşımız öder.
Makine Sektör Strateji Belgesine alınan Oyuncak OSB ile ilgili gerekli başvurular yapılmasına rağmen bölgedeki bazı rant peşindeki kuruluşların bunu geciktirmeye yönelik çalışmaları yatırımcıları olumsuz etkilemektedir. Stratejik sektör seçilen oyuncakta firmalara cazip imkanlarla arsa tahsisi sözü de verilmişken bu tür rant beklentisi içindeki yapıların süreci geciktirme ve yatırımcıyı yıldırma çabalarının önüne geçilmelidir.
Oyuncakta KDV indirimi sektöre olumlu bir etki yapacaktır. Bu konudaki çalışmalar aynı zamanda çocuklarımızın oyuncakla buluşmasını kolaylaştırıp, onların gelişimine olumlu etki yapacaktır. Özellikle düşük gelir düzeyli aileler için bu tür indirimler büyük anlam ifade etmektedir.
Makineler ile ilgili yeni KDV istinası sektör için çok önemli bazı makinaları kapsamamaktadır. Bu makinaların da KDV istisnasına eklenmesi sektör üzerindeki yükü hafifletecektir. Enjeksiyon, thermoform, EPS ve şişirme makineleri muhakkak KDV istisnasına dahil edilmelidir. Özellikle yeni yatırım yapacak sanayicilerimizin KDV finansmanı yüküne maruz kalması engellenmelidir.
Lojistik, sektörümüz açısından büyük önem taşıyor. Limanlarda tekele varan yapılar söz konusu bu konuda Sanayi Bakanlığımızın desteklerini bekliyoruz. Geçmiş dönem fahiş ve kanun dışı Ordino bedeli ücretlerinin kaldırılması ile ilgili yaptığımız çalışmalar sonucu bu tür bedellerin sınırlandırması yoluna gidilmiş örneğin Ordino bedeli 150 TL’ye indirilmiştir. Ancak bunların tamamen ortadan kaldırılması ülke ekonomimiz için çok önemlidir. Demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi konusunda gerekli adımların ivedilikle atılması gerekmektedir.
Dahilde İşleme Belgesi, dış ticaret açığımızın kapanması yönünde en etkili enstrümandır. Rekabet gücümüzün sekteye uğramasını engellemektedir. Ancak son dönemde prosedürünün ağırlaştırılması ve Dahilde İşleme Belgesinin kaldırılması yönünde bazı olumsuz algılar oluşturulmaktadır. Bu noktada varsa Dahilde İşleme Belgesi konusundaki usulsüzlüklerin denetimi etkin yapılmalı ancak ülke ihracatımızın en önemli araçlarından biri muhafaza edilip basitleştirilmelidir. Bu konuda PAGEV olarak bizler de üzerimize düşeni yapmaya hazırız.
Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile yaptığımız mesleki belgelendirme çalışmalarımız tamamlanmış olmakla birlikte bu belge zorunluluğu Bakanlıkça ertelenmiştir. Yasal bir gereklilik olmadığından sanayicilerin belge talebi sınırlı olmaktadır. Bu sebeple yapılan çalışmalar ve aktarılan kaynaklar atıl durumdadır. Mesleki Yeterlilik Belgesi hakkında Bakanlıklarımızca strateji netliği oluşmasını talep ediyoruz.
PAGEV Mesleki ve Teknik Lisesi’nin sektör tarafından işletilmesi ile ilgili talebimizin neticelendirilmesi konusunda destek istiyoruz. Yani okulumuzun kadrosuyla Milli Eğiti Bakanlığından alınıp PAGEV’e verilmesini istiyoruz. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığımızla yaptığımız görüşmelerin sonuçlandırılması için koordinatör bakanlık olarak sanayi bakanlığımızın desteğini talep ediyoruz. Genç ve dinamik bir yapıya sahip olan sektörümüzün gelişim hızına uygun bir yapılanma için bunu elzem görüyoruz.
Türk İhraç Ürünleri Fuarı düzenlenmesinin dış ticaret açığımızın azaltılmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Diğer ülkelerden çok daha önce hayata geçirdiğimiz İzmir Enternasyonal Fuarı tecrübemiz maalesef panayıra dönüşerek başarısız oldu. Çin İhraç Ürünleri Fuarı bu noktada iyi bir örnek oluşturuyor. Düzenlendiği günden bu yana ihracatçılarına yaklaşık 1,3 trilyon dolar iş bağlantısı ve ihracat hacmi yarattığı görülen fuar, 25 bin katılımcı firmayı ağırlarken fuarı 210 ülkeden milyonlarca kişi ziyaret ediyor. Sadece bir fazda Çinli firmaların iş bağlantıları 30 milyar dolardan fazla. Çin İhraç Ürünleri Fuarı İlkbahar ve Sonbaharda olmak üzere yılda iki kez ve dört fazda yapılıyor. Sadece bir fazda Çinli firmaların iş bağlantıları 30 milyar dolardan fazla, dört fazdan elde edilen gelir ise 120 milyar doları geçiyor. Bu da fuarın Türkiye’nin üç aylık ihracatını tek başına yaptığını gösteriyor.
Sektör envanterlerinin çıkarılması önemli bir gerekliliktir. Bakanlığımızca envanterlerin çıkarılması sektörlerle ilgili doğru verilerle politikalar üretilmesine imkân verecektir. Biz PAGEV olarak en kapsamlı sektör raporlarını düzenli ve sürekli olarak üretiyoruz. Türkiye’deki tüm sektörlerdeki STK’ların da veri üretimine yönlendirilmesi ve Bakanlığın bu konuda Koordinatör konumunda olması ülke sanayimizin daha ölçülebilir ve etkin şekilde yönlendirilmesine katkı verecektir.