İTÜ’lü gençlerle beyin fırtınası

İTÜ Kimya Mühendisliği öğrencilerinin dersine konuk olan PAGEV Başkanı Eroğlu, plastik endüstrisinin gelişimini ve geri dönüşümün çevre ile ekonomiye katkılarını değerlendirdi

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kimya Mühendisliği Bölümü’nde Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu’nun dersine konuk olan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, öğretim üyeleri, bölüm hocaları ve öğrencilerle on-line olarak bir araya geldi. Sanayi-Üniversite iş birliğine güzel bir model teşkil edecek buluşmaya imza atan İTÜ, kampüste beyin fırtınasına ev sahipliği yaptı. İTÜ mezunu olmaktan gurur duyduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Eroğlu, konuk olduğu kimyasal teknolojiler dersinde; plastik endüstrisi, geri dönüşüm ve çevre başlıklarıyla ilgili birikimlerini öğrencilerle paylaştı. Atık plastiklerin kimya endüstrisi için önemini anlatırken, geri dönüşüm sektörüyle ilgili soruları yanıtlayan Eroğlu, plastik üretiminin dünya genelinde hızla arttığına işaret etti.
Cam, kağıt ve metale göre daha ekonomik, pratik ve hafif olma özellikleri sebebiyle daha fazla tercih edilen plastiklerin hayatı kolaylaştırdığını vurgulayan Eroğlu, 1950’lilerde yıllık 1 milyon ton olan dünya plastik üretiminin günümüzde yıllık 380 milyon tona ulaştığını belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yaşamı her alanda kolaylaştıran plastikler, inşaattan otomotive tarımdan gıdaya her sektörde kullanılıyorlar. Tıpta da devrim niteliğinde gelişmelere imza atılmasını sağlayan plastikler, kalp stendinden protezlere kadar pek çok bilimsel gelişimde rol oynuyor. Eskiden kadavradan göz nakli yapılırken artık sentetikler sayesinde göz mercekleri üretiliyor. Bilimsel gelişmeler plastiklerin, medikal sektöründe kullanımını arttırıyor. Uzay mekiğinden üzerimize giydiğimiz kıyafetlere kadar her alanda plastikleri görüyoruz. İpekten yumuşak, çelikten sert hale dönüşebilen plastikler yaşamımızı kolaylaştırırken geri dönüşüm sektörü önemli bir başlık olarak önümüze çıkıyor. Çevresel kirliliğin önlenmesinde atıkların geri dönüşümü hem yaşanabilir temiz dünya hem döngüsel ekonomi için önem arz ediyor.”

AVRUPA’DA GERİ DÖNÜŞÜM ORANI %44
Dünyada yıllık toplam 46 milyon ton plastik atığın geri dönüştürüldüğünü ifade eden Eroğlu, Avrupa’daki geri dönüşüm oranının yüzde 44’ler seviyesine kadar yükseldiğini anımsatarak şunları kaydetti: “Ekonomik değer teşkil eden plastiklerin geri dönüştürülerek yeniden kullanılması ekonomik açıdan önemli. Türkiye plastik sektöründe, dünyada 6., Avrupa’da ise Almanya’dan sonra 2. sırada yer alıyor. Yıllık 10 milyon tonu aşan üretim kapasitesiyle her yıl biraz daha büyüyen Türk Plastik Endüstrisi, Avrupa ve Amerika başta olmak üzere tüm dünyaya ürünlerini ihraç ediliyor. Ülkemizde, üretim yapan yaklaşık 11 bin plastik firması mevcut. Türkiye, hızla büyüyen sektörde geri dönüşümü de dikkatten kaçırmamalı. Çevresel kirliliği azaltıp, kaynakları etkin kullanmayı hedefleyen Döngüsel Ekonomi Modeli, geri dönüşümü öne çıkarıyor. Örneğin 2025 yılı itibariyle ambalaj sektöründe pet şişelerin yüzde 25’inin geri dönüştürülmüş hammaddeden üretilmesi hedefleniyor. 2030 yılında bu oran yüzde 30’lara kadar yükselecek. Geri dönüşümden elde edilen hammadde ile ürün dönemi sadece ambalaj sektörü için geçerli değil tekstilden, otomotive tüm sektörleri kapsıyor. Peki Türkiye’nin geri dönüşüm sektörüne yetecek oranda geri dönüştürülmüş hammadde kaynağı var mı? Maalesef bugün itibarıyla ülkemizde henüz geri dönüşüm sektörüne yetecek oranda hammadde toplanamıyor. Atıklar kaynağında ayrıştırılamadığı için yeterli oranda toplanamıyor ve ithal atık zorunlu hale geliyor. İç piyasadan temiz hammadde bulamayan geri dönüşüm sanayicileri, neredeyse orijinal hammaddeye ödediği ücret kadar maliyete katlanarak geri dönüşüm hammaddesini ithalat ederek tedarik sağlamak zorunda kalıyor. Yurt dışından dövizle geri dönüştürülmüş hammadde satın alıyoruz. Yani geri dönüşüm malzemesi, orijinal hammadde gibi değerli hale gelmiş durumda. Avrupa Birliği’nin, Döngüsel Ekonomi Modeli ve bu yöndeki normlar, geri dönüşüm sektörünün yıldızının parlamasını sağlıyor. Çevresel kirliliği azaltmak ve ekonomik döngüyü sağlamak için global markalar, geri dönüşümden elde edilen hammaddeleri kullanmak için deyim yerindeyse yarışıyor ve bu konuda taahhütlerde bulunuyor. Plastik sektöründe güçlü bir ülke olan Türkiye’nin de geri dönüşüm yatırımlarını arttırması gerekiyor. En büyük pazarımız olan Avrupa, otomotivden tekstile kadar her alanda geri dönüştürülmüş hammaddeden elde edilen ürünler talep ediyor.”

ATIK SAVAŞLARI YAŞANIYOR
Geri dönüştürülen ürünlerin, teknolojiyi kullanarak orijinal ürün kalitesine yakın noktaya getirilmesinin “ileri dönüşüm” olarak karşımıza çıktığını anlatan Eroğlu, “atığın kaynak olarak kabul edilmesi, orijinal hammadde gibi değerli hale gelmesi ve kanunen kullanımının zorunlu hale getirilmesi, geri dönüşüm ve ileri dönüşümü yükselen trende çevirdi. Orijinal hammadde üreten petrokimya şirketlerinin, geri dönüşüm şirketi kurduğunu ya da geri dönüşüm şirketlerini satın aldığını görüyoruz. Türkiye’de de geri dönüşüm sektörü büyüyor. Geri dönüşüm tesisi kurmak petrokimya üretim tesisi kurmaktan daha kârlı hâle geliyor. Dünyada atıkların paylaşılmasıyla ilgili lobi mücadeleler ve adeta ekonomik savaşlar yaşanıyor. Ülkemizde de yeni yatırımlarla geri dönüşüm sektörünün kapasitesi yıllık 1,5 milyon tonu aştı. Türkiye, geri dönüşüm yatırımlarında geri kalmamalı ve dünyadaki geri dönüşüm trendine entegre olmalı. Aksi halde oyunun dışında kalırız. Gerekli regülasyonlar ve düzenlemeler iyi kurgulanmalı. Elbette bütün bu gelişim yaşanırken çevresel kirliliği gerekçe göstererek Türkiye’nin, çöplüğe dönüştüğüne dair algı yaratılması manidar. Ancak bu tablo tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çantacı olarak nitelendirilen ve sanayici olmayan bazı kişiler, yurt dışından çöp getirmesi elbette kabul edilemez ve devlet etkin denetimle bunu engellemelidir. Münferit olarak yorumlanabilecek bu tür hukuksuz olaylar bütün geri dönüşüm sektörüne mal edilemez. Her sektörde olduğu gibi burada da suiistimal edenler çıkmış olabilir. İlgili Bakanlık, etkin denetimle çürük elmaları ayıklamalı ve çantacı dediğimiz kişilerin, geri dönüşüm sektörüne zarar vermesinin önüne geçilmeli” şeklinde konuştu.

BİLİNÇLİ TÜKETİCİ MODELİ ŞART
Çevresel kirliliğin azaltılması için “bilinçli tüketici” modelini oluşturmanın şart olduğunu dile getiren Eroğlu, parkta bahçede, deniz kenarında ve piknik alanlarında görülen çevresel kirliliğin önlenmesi için toplumu eğitmemiz gerektiğine işaret ederek, “Çevremizi korumamız ve kaynaklarımızı israf etmeden verimli şekilde kullanmamız için bilinçli tüketime geçmemiz şart” şeklinde konuştu. Geri dönüşümün hem tüketici boyutunda hem sanayi ve üretim anlamında gelişmesi için çeşitli projeler yürüttüklerini de ifade eden Eroğlu, “bu projelerden biri Değerli Hocamız Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu katkısıyla İTÜ, PAGEV ve Cargill iş birliğiyle yapıldı. 1000 Çiftçi 1000 Bereket projesinde tarımda kullanılan damla sulama sistemleri, sera örtüleri gibi plastik ürünlerin, kullanım sonrası tarlalara atılmaması ve doğru şekilde toplanması için çiftçilerimizin eğitilmesini hedefliyordu. Tarlada Sıfır Atık projesi ile hem atıkların tarlada çevresel kirlilik yaratmasının önüne geçildi hem ekonomik değere sahip atıkların değerlendirilmesi sağlandı. Bunun gibi pek çok proje ile geri dönüşümün ülkemizde yaygınlaşmasını hedefliyoruz” dedi.
Aynı zamanda PAGEV Danışma Kurulu Üyesi olan Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu’na tüm katkıları için teşekkür eden Eroğlu, İTÜ’deki öğrencilerin dersine dijital olarak katılıp soru-cevaplarla tecrübelerini paylaşmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, gençlerle bir araya gelmenin, sanayici-üniversite iş birliği için önemli olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı.

Etiketler

Sayfa başına dön