“Hammadde zamlarıyla yangın çıkaranlarla, yangından mal kaçıranlar aynı odaklardır”
Cambaza bak oyunundaki gibi “Pandemiye bak” deyip hammaddedeki astronomik zamlarda hedef şaşırtmaya çalışıldığını söyleyen PAGEV Başkanı Eroğlu: “Zamlarla üretimimizi yangın yerine çevirenler ile bu yangından mal kaçıranlar aynı Petrokimya Şirketleridir”
Plastik Sektörünün Birleştirici Gücü PAGEV, “Hammadde Fiyatlarındaki Astronomik Artış ve Çözüm Önerimiz” başlıklı toplantıya ev sahipliği yaptı. PAGEV Küçükçekmece Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin konferans salonunda düzenlenen hibrit toplantıya kısıtlı sayıda davetli kabul edilirken, 500’den fazla sanayi kuruluşu Zoom üzerinden toplantıyı canlı takip etti. Hammaddede yaşanan zamlar, üretim tesislerini adeta yangın yerine çevirirken ortaya çıkan vahim tablo; üretim, istihdam ve ihracatı tehdit ediyor. Öte yandan gıda ambalajından, plastik ipliklerle dokunan kıyafetlere, temizlik malzemeleri ambalajından ayakkabıya, içecek şişelerinden mutfak eşyalarına daha birçok alanda tüketicilerin hayatına direkt etki eden plastik ürünlerle, hammaddedeki bu zamların enflasyonu körükleyici etki oluşturmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Toplantıda konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, ardı arkası kesilmeyen zamlara karşı çözüm odaklı yaklaşımlar üretmeye çalıştıklarını belirterek, acilen atılması gereken adımlar ve uzun vadeli çözüm önerilerini paylaştı. Devletin, ithal hammadde üzerindeki vergileri geçici olarak askıya almasını talep eden Eroğlu, ayrıca kartel yapıların oluşturduğu bu zam balonu sönene kadar PETKİM’in ihracatını durdurup, üretimini sadece iç piyasaya yönlendirerek, yurt içi piyasadaki arz sıkışıklığını azaltmaya yönelik katkı vermesi gerektiğini söyledi.
OPEC’in oluşturduğu kartelle dünya genelinde petrol fiyatlarını belirlediğini hatırlatan Eroğlu, petrokimya üreticisi konumundaki devlerin de benzer yapıya sahip olduğunu ve pandemi sürecini gerekçe göstererek fabrikalarındaki üretimi durdurup, arzı kıstığını ve neticede hammaddenin piyasada azalmasıyla fiyatların yüzde 150’ye yaklaştığını belirtti.
Bu gerçeği göz ardı eden bazı odakların, pandemide artan navlun fiyatını ve tedarik zincirindeki aksamaları öne çıkarıp, petrokimya devlerinin son 6 ayda peş peşe çeşitli bahanelerle aynı dönemde arzı kısmalarını perdelemeye çalıştıklarına dikkat çekti. Kartel zamlarını gizleme oyununa işaret eden Eroğlu, “Cambaza bak oyununda ‘Cambaza bak Cambaza’ diyerek kalabalığın dikkatini ipteki cambaza yöneltip aynı anda izleyicilerin ceplerini boşaltanların hali gibi bugün de birileri, ‘Pandemiye bak Pandemiye’ diyerek hammaddedeki astronomik zamlara, pandemi kılıfı uydurmaya ve zamların asıl müsebbibi olan petrokimya kartellerinin üretim kısıntısını gizlemeye çalışıyor. Ancak sanayiciler olarak bizler bu oyunun farkındayız. Zamların asıl nedenini biliyoruz. Hammadde fiyatlarında yüzde 150’ye yaklaşan astronomik fiyat artışlarına yol açan planları devreye koyanlar ile bu yangından mal kaçıranlar aynı odaklardır” dedi.
ZAMLAR, FABRİKALARDA ÇARKLARI DURDURDU
Türkiye’nin üreten gücü olan sanayiciler olarak yatırım yaptıklarına, ürettiklerine, istihdam sağladıklarına, ihracatı arttırdıklarına vurgu yapan Eroğlu, sektör olarak Avrupa’da ikinci, dünyada altıncı sırada yer aldıklarına dikkat çekerek, “300 bin insanımızla yaklaşık 11.000 şirkette çalışarak yıllık 34 milyar dolardan fazla ciro oluşturuyoruz” dedi. Hammadde fiyatlarının ortalama yüzde 100’ün üzerinde arttığını belirten Eroğlu, PVC’deki artışın ise yüzde 150’ye yaklaştığını ifade ederek, “Hammaddedeki fiyat düzeyleri nedeniyle fabrikalarımızda çarklar durdu. Firmalarımızın fiyat istikrarı bozuldu. Müşterilerimize fiyat veremiyoruz çünkü bir gün önce yaptığımız maliyet hesabı ertesi gün geçersiz kalıyor ve sürekli zam geliyor. Üretim maliyetlerimizin ortalama %60-%70’ini hammadde oluşturuyor. Bu zamlarla üreticimiz aldığı siparişi üretmeye kalksa bile ortalama %60 zarar ediyor. Dolayısıyla %60 zararla üretim yapan işletmenin yaşama şansı olamaz. Bu zorlu süreçte üreticilerimiz, hem müşterileriyle sorun yaşıyor hem pazar kaybı yaşıyor. İhaleli/kontratlı siparişi olanlar veya sabit fiyatlarla süpermarketlerden sipariş alan firmalar müşterilerine mal tedarik edemiyor ve büyük cezalarla karşı karşıya kalıyor. Tedarik zinciri dağılıyor. Müşteri-tedarikçi ilişkisinde güven yıkılıyor. Sonuç itibariyle bu şartlarda sürdürülebilir üretim mümkün olamaz. Bazı üretim tesisleri bu süreç dolayısıyla üretimlerine ara vermek durumunda kaldı. Devam etmek zorunda olanlar ise fiyatları arttırarak üretimini sürdürse bile yüksek maliyet girdilerini, tüketiciye zam olarak yansıtmak zorunda kalıyor ve nihai ürün fiyatları artıyor” şeklinde konuştu.
HAMMADDE ZAMLARI ENFLASYONU KÖRÜKLÜYOR
Hammadde zammının enflasyonu tetikleyeceğini söyleyen Eroğlu, “Bugün 0,5 litrelik PET su şişesinin maliyetinin %80’ini şişenin kendisi, şişede satılan rafine ay çiçek yağının maliyetinin %11’ini ambalajı, çarşı/pazarda satılan kıyafetlerin maliyetinin %20’sini dokundukları plastik iplik, pazarda satılan ayakkabının maliyetinin %50’sini plastik taban/kaplama ve dar gelirli vatandaşın ana öğün yemeği olan makarna fiyatının %16’sını plastik ambalaj oluşturuyor. Bu hammadde artışları günün sonunda ciddi bir enflasyon artışı anlamına geliyor. Sanayiciyi zorlayan hammadde zamları nihayetinde özellikle dar gelirli vatandaşı, enflasyon üzerinden vuruyor” açıklamasını yaptı.
FİRMALARIN SERMAYESİ BUHARLAŞIYOR, VATANDAŞ ZAMMA YETİŞEMEYİNCE TALEP DARALIYOR
Eroğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Zamlarla üretim duruyor, fabrikalar duruyor ve buna bağlı işsizlikte artış kapıda görünüyor. Ayrıca sanayicimizin hammadde alacak parası kalmıyor, işletme sermayesi her gün biraz daha eriyor. Elindeki parayla dün 100 kg hammadde alabilen firmanın parası şimdi 50 kilograma yetmiyor, çünkü hammadde fiyatı ortalama yüzde 100’ün üzerinde arttı. Üreticimiz, bankaya gitse kredi alması zor, alsa da hammaddeden zarar ettiği yetmiyormuş gibi bir de bankaya fahiş oranda faiz ödemek zorunda kalıyor ya da yüksek vade farkı uygulayan tefecilerin eline düşüyor. Bir yanda petrokimya şirketlerinin bu hammadde fırsatçılığı, bir yanda banka bir yanda tefeci, üreticimizin nefesini kesiyor. Fabrikayı kapatıp çalışanlarını izne gönderen firma sayısı veya kısmi çalışan firma sayısı her geçen gün artıyor. ‘Üretip zarar edeceğime, elimdeki hammadde dursun kendi kendine %100 artarken üreterek kazanamayacağım parayı böyle kazanayım’ düşüncesine sürüklenenler oluyor. Firmalar, üretimden soğutuluyor. Bu gidişatın sonu iflas, işsizlik ve yüksek enflasyondur”.
YANGINI SÖNDÜRMEK İÇİN ACİL YAPILMASI GEREKEN
Eroğlu, ardı arkası kesilmeyen zamlara karşı çözüm odaklı yaklaşımlar üretmeye çalıştıklarını belirterek şu çözümleri sundu: “Öncelikle yangını durdurmak amacıyla hızla yapılması gerekenler ve ardından uzun vadeli çözümlere odaklanmalıyız. Birinci öncelik olarak devletin, ithal hammadde üzerindeki vergileri geçici olarak askıya almasını talep eden Eroğlu, ayrıca kartel yapıların şişirdiği zam balonu durulana kadar PETKİM’in ihracat yapmayıp üretimini sadece iç piyasaya yönlendirerek, yurt içi piyasadaki hammadde sorununun çözümüne katkı sunması gerektiğini söyledi. İkinci önceliğimiz geri dönüşüm endüstrisini güçlendirecek, önündeki engelleri kaldıracak, Bakanlığımızla paylaştığımız mevzuat değişliklerini hızlıca yapmalıyız.”
UZUN VADELİ STRATEJİK ADIMLAR DA ATILMALI
PAGEV tarafından düzenlenen toplantıda bir araya gelen yüzlerce üreticinin bundan sonraki süreçte de birlikte hareket etmesi gerektiğini savunan Eroğlu, yakın zamanda “Hammadde Güç Birliği Komitesi” kuracaklarını söyledi. PAGEV tarafından oluşturacak bu yapının, başta hammadde olmak üzere pek çok konuda ortak hareket etme imkânı yakalayacağını belirten Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Hammadde ithal eden ülkeler arasında dünyada Çin birinci, Türkiye ikinci sırada yer alıyor. Örneğin bu iki ülkenin toplam PP hammadde ithalatı neredeyse dünyanın yarısına denk geliyor. Dolayısıyla kuracağımız Hammaddede Güç Birliği Komitesi’nin, Çin’li paydaşlarımızla ortak hareket etmesi konusunda da çalışmalar yapıyoruz. Çin ile birlikte en büyük hammadde ithalatçılarından biriyiz ve bu nedenle Çin’le atılacak adımlar önemli etkiye sahip olacak. Öte yandan Türkiye’deki Varlık Fonu’yla, petrokimya yatırımı konusunda yakın iletişim ve iş birliği halindeyiz. Plastik sektörü için önemli bir adım olarak gördüğümüz bu yatırım için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu şimdiden söylemek istiyorum.”
PETKİM’DEKİ ÇELİŞKİLER SANAYİCİYİ KIZDIRDI
12 yıl önce özelleştirilen PETKİM’in, o tarihten itibaren polimer üretimine dair kayda değer bir yatırım yapmadığını hatırlatan Eroğlu, “Sanayicilerimizin, yıllardır yurt içindeki petrokimya sektörünü korumak için gümrük vergilerine ödediği tutar 5 milyar doları geçti. Türkiye, bu paralarla yeni petrokimya tesisi bile kurardı. Devletin, özel teşviklerinden yararlanan PETKİM, sanayicilerimizin lehine kararlar almalı. Daha geçen hafta PAGEV olarak bizim de destek verdiğimiz şekilde PETKİM’in kullandığı girdilerin ÖTV vergisi sıfırlandı. Genel maliyetindeki bu avantajı hammadde fiyatlarına yansıtmasını bekliyor, takip ediyoruz. Devletimiz, PETKİM’i korurken, PETKİM de üreticilerimize öncelik veren bir strateji izlemeli. Sanayiciler olarak hem PETKİM’in korunması adına ağır vergiler ödemeyi, hem de bu zorlu süreçte PETKİM’in hala ihracat yapmasını ve ithalattaki vergilerin kaldırılmaması için çalışmasını kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
PETKİM’in hammadde fiyatlarındaki yükselişe dair yaptığı açıklamalarda ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan ciddi çelişkiler olduğunu dile getiren Eroğlu sözlerini şu şekilde tamamladı: “Hammadde fiyatlarının astronomik seviyelere ulaştığı pandemi sürecinde sanayiciler olarak bizler; ‘fiyat artışlarının müsebbibi karteldir’ diyoruz ama PETKİM, ‘kartel yok’ diye savunmaya geçip zamların nedenini pandemiye bağlıyor. Bizler, ‘iç piyasada hammadde sıkıntısı var’ diyoruz PETKİM, ‘ihracat şampiyonu olduk’ diye seviniyor. Bizler, ‘hammadde zamları enflasyonu körükler’ diyoruz PETKİM, ‘hammadde fiyatlarındaki artış enflasyonda yükselişe sebep olmaz’ mealinde iktisadi kurallara aykırı açıklama yapıyor. ‘Hammadde fiyatları çok arttı’ diyoruz PETKİM, ‘üreticileriniz kontratlı anlaşmalarla çalışsaydı’ deyip suçu firmalarımıza atarak aralıksız zamların ana sebebi olan karteli hiç gündeme getirmiyor. Başka ne diyor PETKİM? ‘İthal hammadde kötüdür’ diyor. ‘Peki PETKİM hammadde üreticisiyken aynı zamanda piyasadan hammadde al-sat işi de yapıyor mu? Petkim’in sahibi SOCAR’ın, Türkiye’ye hammadde satışı kaç ton?’ diye soruyoruz yanıt gelmiyor. Yine soruyoruz, ‘PETKİM’in, kendi üretimi olmayan kaç tonluk hammadde alım-satımı var?’ Cevap yok. Soruyoruz ‘peki PETKİM tüccarların elindeki hammaddeleri de alıp, zaten piyasada az olan hammaddeyi daha da kısıtlı hale getiriyor mu? Yani tüccarın elindeki malı alıp, malın elden ele dolaşmasına katkı veriyor mu? Neden böyle bir şey yapıyor PETKİM?’ diyoruz. ‘Borcum var’ diye savunma geliyor. ‘Bu şekilde kaç tonluk iş yapıyorsunuz’ diyoruz? Cevap yok. PETKİM, hammadde fiyatlarındaki astronomik artışı kartelin üretimi kısmasına değil, navluna bağlıyor. Biz de diyoruz ki ‘bu matematiğe göre dünyanın öbür ucunda bulunan ülkelerden gelen hammaddelerin bedeline bir de navlun ekleniyor, oysa burnumuzun dibinde üretim yapan PETKİM bu durumdan ciddi bir avantaj sağlamıyor mu, evet sağlıyorsa PETKİM’in ürünlerinin daha ucuz olması gerekmez mi? Yanıt yine gelmiyor.