HAMMADDE İRAN’DAN TEKNOLOJİ VE KAPASİTE TÜRKİYE’DEN

Plastik sektörü İran ile güçbirliğine hazır!

Türk plastik sektörü, ekonomik ve ticari yaptırımların kalkmasıyla birlikte İran ile güçlerini birleştirmeye odaklandı. Sektör temsilcileri, petrol ve doğalgaz konusunda dünyanın en önemli kaynaklarına sahip İran ve plastik işleme kapasitesi ile bugün Avrupa’nın ikinci, dünyanın yedinci büyük üretim hacmine sahip Türkiye arasında ticari ortaklık ve yatırımların hayata geçmesini hedefliyor. 258 milyon dolarlık plastik ihracatı gerçekleştirdikleri İran’ın yatırım ve işbirliği projelerinde büyük fırsatlar barındırdığını belirten PAGEV Yönetim Kurulu Bakanı Yavuz Eroğlu, “Uzun vadede ise İran’ın kendi plastik sanayini geliştirerek rakibimiz olma ihtimali de var. Bu nedenle Ar-Ge ve inovasyonda ilerlemeli, yüksek katma değerli ürünlere odaklanmalıyız. Böylece her zaman bir adım önde olabiliriz” dedi.

Bölgenin iki büyük oyuncusu Türkiye ve İran ilişkilerinde yaptırımların kaldırılmasıyla yeni bir dönem başlıyor. Zengin petrol ve doğalgazlarıyla dikkat çeken İran, Türkiye plastik sektörü için de yeni fırsatlar ve işbirliklerinin kapılarını aralıyor.

Bugün 8,5 milyon tona yakın ürün işleme kapasitesi ve 12 milyar dolarlık ihracata ulaşan Türkiye plastik sektörü, İran’a 45 milyon dolarlık plastik hammadde, 198 milyon dolarlık plastik mamul ve 15 milyon dolarlık plastik işleme makinaları olmak üzere toplam 258 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. En çok ihraç edilen ürünler ise boru, profil ve inşaat plastikleri olarak sıralanıyor.

Türkiye aynı zamanda İran’dan yaklaşık 505 milyon dolarlık plastik hammadde, 11 milyon dolarlık plastik mamul ve 1 milyon dolarlık plastik işleme makinaları olmak üzere toplam 517 milyon dolarlık ithalat yapıyor.

Petrolde dünyanın dördüncü, doğalgazda ise dünyanın en büyük rezervlerine sahip İran, petrokimya alanında 55 milyon tonluk bir kapasiteyi elinde tutuyor. Ayrıca bu kapasiteyi büyütmek üzere sürekli yatırımlar yapıyor. Türkiye’nin toplam petrokimyasal mamul üretim kapasitesi yurtiçi talebin sadece yüzde 15’ini karşılayabiliyorken; İran’ın kendi iç piyasasından aldığı talep sadece 9 milyon ton. Bu nedenle petrokimya üretiminin minimum 46 milyon tonluk bölümünü ihraç ediyor. Dolayısıyla plastik mamul ithal eden İran ile hammadde ithal eden Türkiye’nin ihtiyaçları birbirini destekliyor. Yeni dönemle birlikte başlaması planlanan ortak yatırım ve işbirliği çalışmalarının Türk plastik sektörüne büyük bir avantaj getirmesi bekleniyor.

Ambargoların kaldırılmasıyla birlikte oluşacak yeni yapının Türkiye ve plastik sektörü ticareti açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inandıklarını belirten Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme Ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “İki ülke arasında uzun zamana dayanan bir dostluk ve komşuluk ilişkisi var. İlişkiler yakın dönemde uluslararası konjonktür nedeni ile kesintiye uğrasa da İran, Türkiye’nin hem dostu, hem de önemli bir ticari partneridir. Yaptırımların sona ermesi ile bir yatırım hamlesine girmesinin beklediğimiz İran’ın, Türk plastik sektörü için önemli bir fırsat yaratacağını düşünüyoruz. Sektör olarak bugün İran’a hammadde, mamul ve makine olarak ihracatımız toplam 258 milyon dolar düzeyinde. Yeni dönemle birlikte ortak yatırım ve işbirliği çalışmalarıyla bu rakamın çok daha yükseleceğine inanıyoruz” dedi.

Türkiye ve İran ticaret hacminin geliştirilmesinin plastik sektörü açısından çok önemli bir noktası daha bulunduğunu açıklayan Yavuz Eroğlu sözlerine şu şekilde devam etti: “ İran zengin petrol ve gaz kaynaklarına sahip. 55 milyon tonluk petrokimya rezervi bulunuyor ve son günlerde bu petrokimya yatırımlarının yenilerinin ekleneceği duyumlarını da alıyoruz. Türkiye’de ise tam tersi bir durum söz konusu. Bizim hammadde yatırımımız yeterli değil ve ithal etmek zorunda kalıyoruz. Bu doğrultuda baktığımızda iki ülkenin ihtiyaçlarının birbirini tamamladığını görebiliriz. En yakın komşumuz ile hayata geçirebileceğimiz yatırımlar Türk plastik sektörüne fazlasıyla yararlı olacaktır. Ancak kısa ve orta vadede iş geliştirebileceğimiz bize fırsatlar sunan bir pazar gibi görünse de İran’ın uzun vadede karşımıza rakip olarak çıkabileceğini unutmamalıyız. Bu nedenle Ar-Ge ve inovasyona odaklanmalı, yüksek katma değerli ürünler üretmeliyiz. Böylece her zaman bir adım önde ilerleyebiliriz.”

Etiketler

Sayfa başına dön